Eldeki dava ile aynı gün trafik kazasından kaynaklanan haksız fiil hukuksal nedenine dayalı olarak tazminat davası da açılmış olup ortada yapılan bir icra takibi bulunmadığından, trafik kazasından kısa bir süre sonra dava konusu taşınmazın kardeşine gerçekte satılmadığı halde, tazminat davasını sonuçsuz bırakmak, alacağını elde etmesini önlemek amacıyla,  mal kaçırmak kastıyla temliki işlemin yapıldığı ileri sürüldüğüne göre, açılan davanın genel muvazaaya dayalı  bir dava olduğu ve mahkemece davalılar arasında yapılan satış işleminin muvazaalı olup olmadığını araştırılmak suretiyle karar verilmesi gerektiği (TBK. mad. 19)-
Yapılan hacizlerden borçlunun haczi kabil malı bulunmadığı anlaşılmakla birlikte, borçlu adına kayıtlı 2 araç üzerine konulan hacizler yönünen, öncelikle bu araçların trafik kayıtları ve kasko değerleri istenerek davacının önünden başka haciz veya rehin bulunup bulunmadığı, araçların değeri göz önünde bulundurularak  borcu karşılamaya yeterli olup olmadığı belirlenerek borçlunun  aciz halinde olup olmadığı belirlenerek aciz halinde olmadığı belirlendiği takdirde dava koşulu yokluğundan reddi ile davalılar yararına tek maktu vekalet ücreti takdirine karar verilmesi gerektiği- Borçlu ile davalı üçüncü kişinin, aynı köy nüfusuna kayıtlı olmaları, borçlu ve davalı üçüncü kişinin Anamur'da aynı işkolunda çalışmaları ve i haciz tutanağı ve içeriğindeki beyanlardan anılan aracın borçlu tarafından kullanılması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında davalı üçüncü kişinin borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle anılan tasarrufun İİK. mad. 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu- borçlu ile davalı şirket arasındaki işyeri devrinin İİK 280/3 maddeler gereğince ticari işletme devri niteliğinde olması nedeniyle iptale tabi olduğu, davalı 3.kişi şirket ortaklarının, borçlunun kardeşi ve sigortalı işçisi olması nedeniyle borçlunun ticari faaliyetlerini kardeşi ve işçisi adına aldığı şirket üzerinden devam ettiğinin anlaşılması nedeniyle anılan işyeri devrinin muvazaalı olması nedeniyle işletme devri niteliğindeki tasarrufun da davacının takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği- Dava konusu ev eşyalarının boşanma nedeniyle borçlu tarafından eşine devrine ilişkin tasarruf yönünden öncelikle İİK. mad. 282 gereğince borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu eşi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan dava dilekçesinin borçlunun eşine de tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, boşanma protokolü gereğince devredilen ev eşyaları yönünden değerlendirmenin İİK mad. 278/3-1 ve 280/1 gereğince  yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Borçlu ile kardeşi arasındaki tasarrufun 6183 s. AATUHK. mad. 27, 28 ve 30 uyarınca iptale tabi olduğu-  Tasarrufun iptali davasına konu taşınmazın, bir başka icra takip dos­yasından yapılan ihale sonucu ipotek alacaklısına alacağa mahsuben ihale edilip ihale alıcısı tarafından da dava dışı bir başka kişiye satıldığından, bu taşınmaz yönün­den infaz kabiliyeti olmayacak şekilde "...taşınmazın satışına..." hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu ile kızı arasındaki tasarrufların, İİK'. mad. 278/III-1 uyarıınca bağışlama hükmünde olduğundan iptale tabi olduğu ve aynı zamanda borçlunun kızının borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle de tasarrufun İİK. mad. 280/I-II uyarınca iptali gerekeceği- 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği-
İptal davası açma hakkının davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı, davacının muvazaa iddiasını (TBK. mad. 19) kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebileceği-
Muvazaaya dayalı iptal davasında davacının muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürdüğü, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı,alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği-
İİK.nın 283/II maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malları elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği-
İİK'nın 278/III-2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğu- Edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceği- Davalının satıştan önce borçluyu tanıyıp aynı taşınmazla ilgili alım-satım işlemi yapması ve diğer davalının da kendi  beyanına göre berberi olan borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle tasarrufun iptali gerekeceği (İİK. mad. 280/I)-
İptal davası ile muvazaalı işlemin kanıtlanması durumunda, "tapunun iptaline" değil, İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın taşınmazın satışına karar verileceği- Aile Mahkemesinin kesinleşen kararında nafaka ve manevi tazminata hükmedilmiş olup dava konusu taşınmazın boşanma davasının açılmasından çok kısa süre sonra davalı teyze çocuğuna satılmış olup, taşınmazın satış tarihindeki değeri ile satış bedeli arasındaki fahiş fark da bulunduğundan,  davalılar arasında yapılan satış işleminin muvazaalı yapıldığı ve alacağı karşılıksız bırakma amacıyla işlemin gerçekleştirildiği; bu durumda, mahkemece, muvazaa iddiası gözetilerek dosya içindeki tarafların beyanları ile birlikte icra dosyaları hakkında davacı tarafın açıklamalarına da başvurularak davacının dava tarihi ve halen davalıdan alacağı olup olmadığı ve miktarının açıklığa kavuşturularak, ödenmemiş borçlarla ilgili tespit yapıldıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Muvazaaya (BK. mad. 18) dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı-  İİK. mad. 277 vd. uyarınca iptal davası açma hakkının davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği- Dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde, dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerektiği-