Davanın 6183 sayılı AATÜHK'nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olması halinde, bu tür davaların Yasanın 25. maddesi ile İİK'nun 282. maddesi gereğince borçlu ve onunla hukuki işlemde bulunan üçüncü kişiler aleyhine açılacağı, borçlu ile hukuki işlemde bulunan üçüncü kişi iptale tabi tasarrufu dördüncü kişiye devretmişse, davacının dördüncü kişinin kötüniyetli olduğu iddiası ile davasını ona karşı da yöneltebileceği, kötüniyetli dördüncü kişiye dava açılmaması veya kötüniyetinin ispatlanamaması halinde 6183 sayılı Yasanın 31. maddesi gereğince davalı üçüncü kişi dava konusu mal, hak ve değerleri elinden çıkarmış ise elden çıkardığı tarihteki değerini nakten ödemekle yükümlü olduğu- 6183 s. Kanununa dayalı açılan davada, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına, maktu vekalet ücretine hükmedileceği-
Alacağa mahsuben yapılan taşınmaz satışlarının İİK. mad. 279/2 gereğince iptale tabi olduğu- Davalı borçlu hakkındaki icra takibi devam ettiğinden, hükmedilen tazminattan sadece davalı 3. kişinin, davacının takip konusu dosyasındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak sorumlu olduğu- Kötüniyetli olduğu ispatlanamayan 4 . ve 5. kişi yönünden tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği-
Davacıdan, taşınmazı satın alan 4. kişiyi davaya dahil edip etmeyeceği veya davasını bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceğinin sorulacağı, davaya dahil etmesi halinde usulüne uygun biçimde dava dilekçesinin tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanacağı, daha sonra taraf delillerinin toplanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verileceği; 4.kişinin davaya dahil edilmemesi halinde ise 3.kişi yönünden taşınmazı elden çıkardığı tarihteki rayiç değer üzerinden tazminata dönüştüğü kabul edilerek tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının davasını, özellikle BK.nun 18. maddesine dayalı olarak açtığını bildirdiği ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın BK.nun 18. (yeni TBK.'nun 19.) maddesi maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirileceği ve iptal kararı verilmesi halinde ise İİK.nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması gerekeceği-
Rızai taksim sonucu kendisine verilen hisseyi kardeşine satan borçlunun bu tasarrufunun iyiniyet ve bedel farkına bakılmaksızın İİK 278/3-1 madde gereğince iptale tabi olduğu; dava konusu hisse satışının davacının takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davalı üçüncü kişinin, borçlu ile ticari ilişki içinde bulunduğu ve İİK. mad. 280/1 kapsamında borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğu, bir başka mahkeme ilamıyla dava konusu tasarrufun iptaline karar verildiği ve taşınmazın satış aşamasında olduğu anlaşıldığından, anılan kararın da güçlü delili mahiyetinde olduğu kabul edilerek eldeki davanın İİK. mad. 280/1 gereğince kabulü ile davacı alacaklıya takip konusu alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerektiği-
Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.6.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay'ca da bu yolda karar verilebileceği-
Borçlu ile 3. kişiler arasındaki ticari ilişki olduğunun borçlunun oğlunun ifadesinde de belirtilmesi, 3. kişi ile 4. kişinin aynı yer nüfusuna kayıtlı olması, davalı 4. kişilerin aynı şirkette ortak olmaları ve borçlu ile oğlunun satışlara rağmen taşınmazda uzun süre oturuyor olmalarını hayatın olağan akışına aykırı bulunması karşısında taşınmazların satışına ilişkin tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin ya da sonraki maliklerin satın aldığı malı elinden çıkarması ya da cebri icra suretiyle malın ellerinden çıkması durumunda; bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği-
İptal davasının, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olduğu, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmadığı gibi alacağın genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmasının da görev hususunun belirlenmesine doğrudan bir etkisi olmadığı-
Davacının alacağını temlik etmesi üzerine, dava dışı banka tarafından açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile, bu temlik işleminin iptaline karar verilmesi ve bu kapsamda, davacının davalıdan alacaklı olduğu subuta ermiş ise de, davalı taraf dava dışı bankaya ödeme yaptığından "takas mahsup şartlarının" oluştuğu, dolayısıyla itirazın iptali davasının yerinde görülmediği, davacının kötüniyetli olduğunu kabulü gerektirir yeterli delil bulunmadığından, davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin ise isabetsiz olduğu-