Aciz halinde olduğu belgelenen borçlu şirket tarafından borcun doğumundan sonra davalıya 14.000,00 TL bedel ile satılan dava konusu taşınmazın gerçek değeri 51.000,00 TL olarak belirlendiğinden ivazlar arasındaki fahiş fark nedeniyle İİK’nun 278/3-2 maddesi gereğince yapılan tasarrufun bağış niteliğinde olup iptale tabi olduğu- Dördüncü kişi konumundaki şahıs yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp kötü niyetinin ispatlanmış olmasının gerekeceği-
Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmekte olup davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK . mad. 283/1 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Mahkemece dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiş ise de mahkemenin bu nitelendirmesine katılma olanağı bulunmadığından mahkemece davacı tarafından davalı borçlu aleyhine açılan boşanma davasının kesinleşmesi beklenerek alacağın kesinleşmesi halinde mevcut delillerin TBK'nun 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İptali istenen tasarrufların borçtan sonra yapılmış olduğu, kat’i aciz belgesinin sunulmuş olduğu, davalının borçlunun kayınbiraderi olması nedeniyle onun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu, dolayısıyla dava konusu tasarrufların İİK’nun 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olduğu, borçlu hakkındaki icra takibi devam ettiğinden nakten tazminata dönüşen dava konusu taşınmaz yönünden hükmedilen tazminata satış tarihinden itibaren faiz uygulanmamasında bir isabetsizlik bulunmadığı- Dava konusu taşınmazların satışına ilişkin davalılar arasındaki tasarruflar İİK’nun 280/1 maddesi gereğince iptale tabi olduğundan anılan taşınmazlar yönünden de davanın kabulüne, davacının kat'i aciz belgesindeki alacak miktarıyla sınırlı olarak anılan taşınmazlara ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesi gerekeceği-
TBK’nun 19. maddesi gereğince açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davada uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülüp çözümlenmesinin gerektiği-
Muvazaaya dayalı (TBK. mad. 19) davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- TBK. mad. 19 gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı temlik işleminin iptali istemine ilişkin davanın mahkemece İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesinin ve "aciz belgesi sunulmadığı" gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Davacı tarafından davalı borçlu muris hakkında yapılan takip dosyalarındaki alacakla ilgili olarak açılan ceza davasının kesinleşmesi beklenip davacının alacaklı olup olmadığı ve alacak miktarı belirlenerek dava konusu satış işleminin TBK. mad 19 gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Aynı hukuki sebebe dayalı olarak reddedilen davada kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına tek vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Tasarrufun iptali davasındaki yargılama sırasında dava konusu taşınmazlar davalı tarafından dava dışı şahsa devredildiğinden İİK. mad. 283/2 gereğince davacı alacaklının davaya 3. kişi aleyhine devam edip etmeyeceğinin sorulması gerektiği, tazminat olarak tahsilini talep etmesi halinde davalıdan tazminine karar verilmesi gerektiği-
Aynı gün yapılan satışlarda satın alan kişiler arasındaki bağlantı ve sonraki satışlardaki temsilciler arasındaki irtibat gözetildiğinde, üçüncü kişinin İİK'nun 280. madde kapsamında borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun kabulünün gerektireceği, bu durumda mahkemece, davacının davasının kabulü ile dava konusu taşınmazın üçüncü kişinin borcu nedeni ile icrada satıldığı ve davanın bedele dönüştürüldüğü olguları dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz borçlu tarafından 19 yaşındaki kızı davalıya onun tarafından da dahili davalıya satıldığından, tasarrufun İİK’nun 278/3-1, 2 ve 280/1 maddeler gereğince iptale tabi olduğu- Gaziantep’te oturan ve orada ticaretle uğraşan davalının 80.000 TL civarında rayiç değer sahip Giresun Keşap’da bulunan taşınmazı 19 yaşındaki davalıdan alması, anılan taşınmazın boş olarak tutulması hayatın olağan akışına uygun bulunmadığından, tasarrufun İİK’nun 280/1 madde gereğince iptale tabi olduğu- Davalı 4. kişinin kötüniyetli olduğu ispatlanmadığı takdirde davalı 3. kişi yönünden davanın İİK’nun 283/2 madde gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle davalının taşınmazı elden çıkardığı tarihteki değeri nispetinde davacının kat’i aciz belgesindeki alacak miktarı ile sınırlı olarak nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
Dava 6183 Sayılı AATUHK’nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu tür davalarda amaç, borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastı ile mal varlığından çıkarmış olduğu mal ve hakların tasarruftan zarar gören alacaklının alacağını elde etmek amacıyla dava açarak alacağını elde etmesi olduğu- Davacı vekili, dava dışı Kooperatifinin yönetim kurulu üyesi davalı borçlunun amme alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla aracını kızına, kızının da dördüncü kişiye, dördüncü kişinin de beşinci kişiye sattığını belirterek davalılar arasındaki satış işlemlerinin iptalini istemiş olup, davalı borçlunun 2008 yılından 2012 yılı tasarruf tarihine kadar dava dışı kooperetifin yönetim kurulu başkanı ve başkan yardımcılığını yaptığı, adına çıkarılan ödeme emirlerin tebliğ edildiği, tebliğ edilen ödeme emirlerindeki borcun 2008 yılı 1 aydan 2012 yılı 12 ayına kadar olan döneme ilişkin olduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği anlaşıldığından davalının 29.4.2008 - 4.1.2012 tarihleri arasındaki sorumlu olduğu amme alacağı ve fer’ilerinden sorumlu olduğu borç miktarının belirlenerek, dava konusu tasarrufların 6183 s. K. gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalının ödediği bedelle ilgili dava dışı kişiye rücu hakkı olduğundan İİK’nun 282 maddesinin kıyasen uygulanarak borçlunun davaya dahil edilmesi dava dilekçesi ile duruşma gününü belirtir davetiye tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, bildireceği delillerin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan kurulan hükmün isabetli olmadığı- Eldeki dava nafaka ve tazminat alacağının tahsiline yönelik olarak açıldığından ve davacı lehine kesinleşen ilamı gereğince nafaka ve tazminata hükmedildiğinden, davacının anılan nafaka ve tazminat alacağı ve fer’ileriyle sınırlı olarak İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Karar ilam harcı ile vekalet ücretinin dava düşük olan alacak miktarı üzerinden hesaplanıp alınması gerekirken daha yüksek olan tasarruf değeri üzerinden hesaplama yapılması ve tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-
