Görevsizlik kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği'nin 26. maddesi uyarınca, mahkemeye verilen ve gelen bütün evrağın hemen reis veya hakime sunulacağı, reis ve hakim tarafından havale olunduktan sonra evrağın kalem şefi ve muavinine verileceği, bu durumda mahkemece, sulh hukuk mahkemesinin görevsizlik kararının davacılar vekiline tebliğinden itibaren HUMK'nın 193. maddesince 10 günlük süre içerisinde, davacılar vekili tarafından tahrik dilekçesi verilip verilmediği, Hukuk ve Ticaret Mahkemeleri Yazı İşleri Yönetmeliği'nin anılan hükmü birlikte değerlendirilerek araştırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasına girilerek, hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali istemine ilişkin davada uyuşmazlık, asliye hukuk mahkemesince verilen kararın; işbölümü nedeniyle verilen gönderme kararı mı, yoksa görevsizlik ve yetkisizlik kararı mı olduğu, varılacak sonuca göre davacı vekili tarafından dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderilmesi talebini içerir dilekçenin süresinde verilip verilmediği noktasında olup; hem kısa kararında hem de gerekçeli kararında açıkça işbölümü ve yetkisizlikten bahsederek dava dilekçesinin “yetki ve görev” yönünden reddine karar vermiş ve verilen karar temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, yerel mahkemece kesinleşen bu karar irdelenerek “işbölümü itirazı üzerine verilen gönderme kararı” olarak kabul edilmesinin isabetli olmadığı- Kesinleşmiş yetkisizlik kararının süresinde yapılan başvuru üzerine gönderildiği mahkemece başka bir nitelemeye tabi tutulması ve açık “yetkisizlik” hükmüne rağmen “gönderme kararı” olarak ele alınıp, işlem yapılmasının olanaklı olmadığı-
Görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemenin bu kararında dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine karar vermekle yetineceği (HMK. mad. 20), dava dosyasını kendiliğinden (re’sen) görevli mahkemeye gönderemeyeceği- Dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve davaya görevli mahkemede devam edilebilmesi için görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde taraflardan birinin görevsizlik veya yetkisizlik kararına veren mahkemeye başvurarak tebligat yaptırması gerektiği ve buradaki iki haftalık hak düşürücü sürenin mahkemece re’sen gözetileceği-
İpoteğin kaldırılması istemiyle açılan davada, verilen görevsizlik kararı üzerine HMK'nun 20. maddesi uyarınca iki haftalık süre içinde davacı veya davalı tarafın görevsizlik kararı veren mahkemeye başvurarak dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini istemesi gerekeceği, tarafların bu hususta başvuruda bulunmaması halinde, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği-
Asliye hukuk mahkemesince verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesi üzerine, 10 günlük süre içinde tarafların dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi için herhangi bir müracaatta bulunmadığı ve dosyanın mahkemece kendiliğinden (resen) yetkili mahkemeye gönderildiği anlaşıldığından, HUMK. mad. 193 (HMK. mad. 20) gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkiyi görev ilişkisi haline getiren kanun değişikliğinin 01.07.2012 tarihinden sonra açılan davalarda uygulanacağı- 1163 s. Koop. Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca her iki davalı bakımından da ticari dava niteliğini haiz davaya 6102 s. TTK. mad. 5/1 uyarınca davanın değerine bakılmaksızın ticaret mahkemesince görülmesi gerekeceği- Kooperatif ile üyesi ve üye ile üye arasındaki davanın kooperatifin muamele merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekeceği-Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında 6100 sayılı HMK'nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Zabıta araştırmasından yerleşim yeri yurtdışında olduğu anlaşılan davalıya karar tebliği ile dava dilekçesi tebliğinin usulüne uygun olmaması nedeniyle taraf teşkili sağlanmadan kurulan hükmün isabetsiz olduğu- Davalı borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan davalı üçüncü kişinin tek başına ileri sürdüğü yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı-
Davalı İçişleri Bakanlığı'na bağlı Emniyet Müdürlüğü tarafından davacıya ait aracın şasesinin araca ait olduğunun ve orjinal olduğunun tespit edilmesi istemine ilişkin eldeki davada; idare tarafından, dava konusu talebe ilişkin olarak yapılan işlemler "idari işlem" niteliğinde ve bu işlem davalı idarenin görevi kapsamında olup, hiç yapılmaması, geç yapılması ya da gereği gibi yapılıp yapılmadığı hususunun idari yargı yerinin denetimine tabi olduğu- Görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğinde olup idarenin işleminden doğan talepler için; İYUK'un 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği- Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınacağından davanın, davalı İçişleri Bakanlığı yönünden yargı yolu bakımından usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Nüfus kaydının düzeltilmesi davalarının asliye hukuk mahkemesinde açılması gerektiği dikkate alındığında mahkemece, asliye hukuk mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Özel hukuk hükümlerine göre düzenlenen sözleşmenin feshi nedeniyle muarazanın önlenmesine ilişkin uyuşmazlığın adli yargının görevinde kaldığı-