Davacı işçinin iş sözleşmesinin düşük performans gerekçesiyle feshedildiği, davalı işverenin ispat yükümlülüğünü yerine getirmemesi sonucu işverence gerçekleştirilen feshin geçerli nedene dayanmadığı anlaşıldığından feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesi isabetliyse de somut olayda davacının sendikal neden iddiası bulunmadığı gibi dava dilekçesinde açıkça 4857 sayılı Yasanın 21.maddesine göre tazminat miktarının belirlenmesi talep edildiği halde hüküm fıkrasında işe başlatmama tazminatı belirlenirken somut olayda uygulanma kabiliyeti bulunmayan mülga 2821 sayılı Yasanın 31.maddesine istinaden tazminat miktarının belirlendiğinin belirtilmesinin hatalı olup, ayrıca 4857 sayılı İş Kanununun 21.maddesi uyarınca boşta geçen süre için 4 aya kadar ücret ve diğer hakların ödenmesine karar verilmesi gerekirken, üst sınır aşılarak 5 aya kadar ücret ve diğer hakların ödenmesi gerektiğinin belirtilmesi yasanın açık emredici düzenlemesine aykırılık teşkil ettiği-
Davacı işçinin davalıya ait işyerinde yaklaşık 3 yıl çalıştığı, iş sözleşmesinin yazılı bildirim yapılmaksızın feshedildiği, işverence gerçekleştirilen feshin geçerli nedene dayanmadığı anlaşıldığından feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesi isabetli olsa da davacı işçinin kıdemine ve fesih nedenine göre mahkemece işe başlatmama tazminatının davacının 5 aylık ücreti tutarında belirlenmesi doğru bulunmayıp, davacının 4 aylık ücreti oranında belirlenmesinin dosya içeriğine uygun düşeceği-
Boşta geçen süre ücret hesabında geçersiz sayılan fesih tarihinden sonra boşta geçen en çok dört aylık sürede işçinin çalışması devam ediyormuş gibi ücret ve diğer haklarının belirlenmesi gerekirken hükme esas alınan bilirkişi raporunda işe iade sonrası davacının işe başlatılmadığı tarihteki ücretin esas alınmasının hatalı olduğu-
Davacı isteminden daha fazla bir ihbar tazminatına hükmedilmesinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu- Davacının kesinleşen işe iade kararı sonrası talebine rağmen işverence işe başlatılmaması halinde hak kazandığı alacakların hesabında ilkelere uymayan ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilmesinin hatalı olduğu- Hüküm özetinde yer aldığı gibi HMK'da "sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesi" şeklinde bir karar tarzının olmadığı-
Mahkemece, hüküm fıkrasında davanın kabulüne şeklinde karar verilip davalı işveren tarafından yapılan "feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine" ibaresi eklemeksizin işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine karar verilmesinin, davacının kıdemi yaklaşık 3 yıl olmasına rağmen işe başlatmama tazminatı miktarının en üst sınırdan belirlenmesi de hatalı olup bozmayı gerektirdiği-
Feshin geçersizliğine ve işe iadesine ilişkin davada feshin işletme işyeri ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle yapıldığının ileri sürüldüğü anlaşılmakla, işverenin işgörme ediminde ifayı engelleyen, bir başka anlatımla istihdamı engelleyen durum araştırılmalı, işletmesel karar ile istihdam fazlalığının meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı (ölçülülük denetimi) açıklığa kavuşturulduktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Feshin sendikal sebebe dayanıp dayanmadığı hususunun sendika üyeliğinden çekilen ve üyelikten çekildikten sonra çalıştırılmaya devam eden işçilerin kimler olduğu, bu kişilerin hangi tarihlerde sendikaya üye oldukları, hangi tarihte çalışmalarının sona erdiği, hangi tarihlerde üyelikten istifa ettikleri ve yeniden işe başlayanların yeniden işe başlama tarihleri, sendikaya üye olmadığı halde iş sözleşmesi sona eren kişiler olup olmadığı ve bu kişilerin iş sözleşmelerinin fesih tarihleri ve sebepleri açıkça ortaya konularak sonucunda karar verilmesi gerektiği-
İşe iade davası sonucunda işçinin kesinleşen mahkeme kararının tebliğinden itibaren on iş günü içinde tekrar işe başlamak için işverene başvurması gerektiği- Kesinleşme şerhi verilen mahkeme kararının işçiye tebliğ edilmesi gerektiği; sadece Yargıtay onama kararının tebliğ edilmesinin geçerli olmadığı-
Mahkemece öncelikle; davalı kurum ve dahili davalı şirketin faaliyet alanlarının belirlenmesi amacıyla ticari kayıtlar ile davalının faaliyet konularıyla ilgili örneğin ham petrolün sondajı, üretilmesi, işletilmesi, depolanması, dağıtımı v.b. Petrol ameliyelerine dair iş akışı ve üretim aşamalarını tek tek gösterir iş organizasyon yapısına ilişkin kayıtların davalıdan getirtilmesi ve söz konusu belgeler temin edildikten sonra davalı İdarenin faaliyet alanında uzman Petrol Mühendisliği fakültesi bir öğretim üyesi bilirkişi, hukukçu ve endüstri mühendisi aracılığı ile davacının çalıştığı işyerinde keşif yapılarak ve hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü uyarınca dinlenen tanıklar keşif sırasında yeniden dinlenerek davacının yaptığı işin ne olduğunun yerinde tespiti ile yapılan bu işin tutanaklara eksiksiz geçirilerek bilirkişilerden hizmet alım sözleşmesinin konusunun ve davacının fiilen yaptığı işin davalının asli faaliyetlerinin bir parçası olup olmadığının belirlenmesi, asıl iş olduğunun tespiti halinde işin alt işverene devrinin mümkün olup olmadığının (işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirip gerektirmediğinin) irdelenmesi gerektiği- Hizmet alım sözleşmesine konu işin alt işverene devrinin mümkün olduğunun (asli iş olmasına rağmen işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirdiğinin veya yardımcı iş olduğunun) anlaşılması halinde, bu kez genel muvazaa kriterleri çeçevesinde hizmet alım sözleşmesinin işçi teminine yönelik olup olmadığı belirlenmesi gerektiği- Davacı, "davalının bazı işçilerini emekliye ayırarak onlara şirket kurdurduğunu, şirket sahibi olan bu eski işçilere ve onların yanında çalışan işçilere asli işlerini yaptırdığını" öne sürdüğünden davacının çalıştığı alt işveren ortaklarının öncesinde davalı şirketin çalışanı olup olmadığı da tespite yönelik kayıtlar getirtilerek muvazaa kapsamında irdelenmesi gerektiği- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş müfettişlerince hazırlanan inceleme raporundaki davalı ile dahili davalı şirket arasındaki hizmet alım sözleşmesi ile yürütülen işin muvazaalı olduğunun tespitine karşı muvazaa tespitine itiraz nedeniyle dava açıldığı anlaşılmakta olup, davacının hizmet alım sözleşmesi muvazaalı olduğu tespit edilen işyerinde ve işte çalışan işçilerden biri olup olmadığının araştırılması, öyle ise verilecek kararın bu davanın da esasını etkileyeceği gözetilip, o davanın sonucu da beklenmesi gerektiği- Sendikal tazminat davalarında ispat yükünün işçide olduğu hallerde, iş yerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısı, hangi tarihlerde üye oldukları, üyelikten çekilen işçilerin olup olmadığı, iş yerinde çalışmakta olan işçilerin bulunup bulunmadığı, aynı dönemde yetki prosedürünün işletilip işletilmediği, iş yerinde önceki dönemlerde toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanıp bağıtlanmadığı, yeni işçi alınıp alınmadığı ve alınmışsa yeni işçilerin sendikalı olup olmadığı gibi hususlarla, işverence ekonomik veya teknolojik nedenlere dayalı bir fesih yoluna gidilmesi durumunda teknik yönden bu durumun araştırılması gibi ölçütler belirlenmiş olduğu- Mahkemece muvazaa kabulüne rağmen davacının hangi işverene iade edildiğinin hüküm fıkrasında belirtilmemesi ve işe iadenin maddi sonuçlarından davalı ve dahili davalının birlikte sorumlu tutulmamalarının isabetsiz olduğu-
İşe iade davası tespit davası niteliğinde olup, fazla mesai alacağı talepli dava ise eda davası niteliğinde olduğundan davaların birlikte görülemeyeceği ve yargılamaya ayrı dosyalar üzerinden devam edilmesi gerektiği-