İşçinin prime hak kazanması için prim ödenmesi için gerekli dönemin sonuna kadar çalışması gerekmeyeceği, işyerinde çalışılan süreyle sınırlı olarak prim isteyebileceği- Toplu iş sözleşmesi veya bireysel sözleşme olmadan da fiili uygulamayla verilen primin "iş şartı" niteliğinde olup, işveren tarafından tek taraflı olarak kaldırılamayacağı veya azaltılamayacağı- İşe iade davasının sonucu olan dört aylık ücret ve haklara primin de dahil olduğu- Prim alacağına en yüksek mevduat faizi uygulanacağı- Devamlılık arz eden prim ödemesinin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınacağı, prim alacağının zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu-
İş Kanunu md. 21'e göre davacı süresi içinde işe iade talebinde bulunmuş olsa bile işverenin işe başlama davetine haklı bir neden olmadan uymadığı ve işe başlamadığı için işe iadenin sonuçlarından yararlanamayacağı-
Davacı işçinin işe iade istemli ihtarnamesinde boşta geçen süre ücretinin ödenmesiyle ilgili herhangi bir talebi bulunmadığı, işe başladıktan sonra da yöntemine uygun şekilde işvereni temerrüde düşürücü bir işlem yapmadığı halde, işe başlatılmasından 2 gün sonra boşta geçen süre ücretinin ödenmediği gerekçesiyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini iddia etmesi halinde işe başlama isteğinin samimi olmadığı, iş ilişkisinin sürdürülmesine yönelik samimi bir irade ortaya koymadığı, salt işe iade davasının parasal sonuçlarından yararlanmak için başvuru yaptığının kabulü gerekeceği-
Özel Dairece bozma ilamının (2) numaralı bendinde önce gerekçe açıklanmamakla birlikte cezai şart düzenlemesinin muvazaalı olduğu tespiti yapılmış, bilahare bu tespite aykırı olarak; bu kez, cezai şartın geçerli olduğunun kabulü ile miktar incelemesine girilerek fahiş olduğundan bahisle indirim yapılması gerektiği yönünde yukarıda açıklanan şekilde bozma yapılmış olması karşısında Özel Daire bozma ilamının kendi içinde çelişkili değerlendirme içerdiği, bu çelişkiden anlaşıldığı üzere bozma ilamının açık bir hataya dayalı olduğu-
Genel haciz yoluyla yapılan takiplerde, “icra dairesi” yerine “icra mahkemesi” ne yapılacak itirazlar geçersiz olup, sonuç doğurmayacağı- İşe iadeye ilişkin ilamların kesinleşmeden icraya konulamayacağına ilişkin özel bir hüküm bulunmadığı-
Sendikalar Kanununun 31. maddesinde tanımlanan “sendikal” tazminat, sadece iş ilişkisinin devamı sırasında, işin sevk ve idaresi, dağıtımı ve tüm çalışma şartlarına ilişkin hükümlerin uygulanmasında sendikal nedenlerle ayrım yapan veya farklı işlemde bulunan işveren davranışları için öngörülmüş olup, anılan maddenin sendikal sebepli fesih iddiaları karşısında uygulanma olanağının bulunmayacağı, sendikal nedenlerle iş sözleşmesinin feshinde, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31. maddesinin yaptığı yollama nedeniyle İş Kanununun iş güvencesine ilişkin hükümlerin uygulanması zorunluluğunun bulunacağı-
Sendikal tazminat ile birlikte diğer bir kısım işçilik hak ve alacakları istemine ilişkin olan davada, davacı işçinin çalışma süresi dikkate alındığında 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağı, ispat yükünün işverene ait olduğu ve dava dosyasında işyerinde çalışan ve sendikaya üye olan işçilerin sayısına ilişkin bilgilerin yer aldığı dikkate alınarak, yapılacak yargılama sonucunda hüküm kurmak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağı-
Alacaklı lehine ‘eda hükmü’ içermeyen ilamların alacaklı tarafından takip konusu yapılamayacağı-