Davalı işveren tarafından işe davet edilmesine rağmen davacının işe gelmediği savunulmuş ve mahkemece de davacı işçinin işe başlamakta samimi olmadığı gerekçesi ile işçilik alacaklarına ilişkin açılan davanın reddine karar verilmişse de, davalının hem "davacı işçinin işe davet edilmesine rağmen işe gelmediği" yönündeki savunmada bulunması, hem de kendi beyanlarından ve dosya içindeki belgelerden davacı işçiye işe başlatmama sonucu ödenen boşta geçen süre ücretini de ödediği anlaşıldığından, davacının usulüne uygun olarak işe başlatılma başvurusu yaptığı buna karşılık davalı işveren tarafından işe başlatılmadığının kabulü gerektiği-
Takip dayanağı olan iş mahkemesi ilamının hüküm fıkrasının incelenmesinde; "yargılama gideri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımların eda hükmünü içermediği", alacaklının borçlunun yanında tekrar işe başlamak için süresinde başvurup başvurmadığının belirlenmesi ile süresi içerisinde başvurusu halinde ise 4857 s. İş Kanunu'nun 21. madde koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarının tespitinin yargılamayı gerektirdiği, İİK.'nun 68. maddesi kapsamında belge niteliğinde olmadığı anlaşıldığından, mahkemece, alacaklının itirazının kaldırılması talebinin takip konusu yapılan mahkeme vekalet ücreti ve yargılama gideri yönünden kabulü, asıl alacak ve fer'ileri yönünden reddi gerektiği-
İşçi ile işveren arasında imzalanan ikale sözleşmesinin geçerli olup olmadığı-
İşçinin kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorunda olduğu, aksi halde işverence yapılan feshin geçerli bir feshin sonuçlarını doğuracağı- İşverenin işe iade için başvuran işçiyi 1 ay içinde işe başlatmak zorunda olduğu, aksi halde en az dört, en çok sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları ödemesi gerektiği- İşçinin süresi içinde işe iade yönünde başvurusunun ardından, işverenin daveti üzerine işe başlamamış olması halinde, işçinin gerçek amacının işe başlamak olmadığının kabulü gerektiği- Bu durumda işverence yapılan feshin, 4857 sayılı Kanun'un 21/5. maddesine göre geçerli bir feshin sonuçlarını doğuracağı- Bunun sonucu olarak da, işe iade davasında karara bağlanan işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların talebinin mümkün olmayacağı ancak, geçerli sayılan feshe bağlı olarak işçiye ihbar ve koşulları oluşmuşsa kıdem tazminatı ödenmesi gerektiği-
Davacının işe başlatılması için işverene başvurmasına rağmen başka bir yerde çalıştığı için işe başlamadığı anlaşıldığından, davacı işçinin işe başlatılma başvurusunun samimi olmadığı, işe başlama niyeti olmadığı halde sırf işe iade kararının mali sonuçlarından yararlanmak, tazminat almak için talepte bulunduğu, işverence talebi kabul edilerek davet edilmesine rağmen işe başlamadığı ve bu durumda boşta geçen süre ücretine hak kazanmasının mümkün olmadığının kabulü gerektiği- "4857 s. İş Kanununun 21. maddesinde boşta geçen süre ücretine hak kazanılması bakımından işe başlama şartının öngörülmediği, işçinin müracaatının yeterli olduğu, aradan uzunca bir süre geçtiği, bu kadar uzun süre çalışmamasının işçiden beklenemeyeceği, bunun adil olmayacağı" şeklindeki görüşün Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca kabul edilmediği-
Davalı ... Corporation ile ... ve ... şirketlerinin TNG ortak girişimi olarak Marmaray projesinin yapım işini üstlendikleri ancak projenin kaba inşaat işlerinin davalı ... ve ... şirketleri tarafından üstlenilerek ihale ile alt işveren ... şirketine hizmet alım sözleşmesi düzenlenerek verilip, davalı ... Corporation şirketinin ise projenin farklı işlerini yürütüp, davacının ortaklığı oluşturan ...- ... şirketleri tarafından yürütülen işlerde alt işveren işçisi olarak çalıştığı, ... Corporation'un davacının çalışmaları yönünden asıl işveren konumu bulunmadığı ve kendisine husumet yöneltilemeyeceği anlaşıldığından davalı ... şirketi yönünden husumet nedeni ile ret kararı verilmesi gerektiği-
Haklı bir neden olmaksızın belirli süreli iş sözleşmesine tabi çalışanını işten çıkaran işverenin işçisine kıdem tazminatı ödemesi gerektiği-
Davacının emeklilik nedeniyle olan kıdeminin sfırlanmasının doğru olmadığı, davacının kıdemi 6 aydan fazla olup işin esasına girilerek davanın görülmesi gerektiği- Dava dışı A.Ş ve davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, dosyaya sunulan davacı delilleri değerlendirilip gerekirse tanık dinlenerek A.Ş ile davalı arasındaki iş ilişkisinin muvaazaya dayalı olup olmadığının tespiti ile buna göre işyerinde çalışan işçi sayısının belirlenmesi gerekirken işçi sayısının 30 dan az olduğundan davanın reddinin hatalı olduğu-
5747 sayılı Kanun'a göre tüzelkişiliği sona eren belediyeden devren gelen işçinin ücretinde, işçinin yazılı rızası aranmaksızın yeni işveren olan Belediye tarafından encümen kararı ile indirim yapılmasının mümkün olmadığı, fark ücreti isteminin 5216 sayılı Kanun'un Ek 2. maddesi gözetilerek hüküm altına alınması gerekeceği-
İşe iade davası sonunda işçinin sözleşmenin feshedildiği şartlarla eski işine dönmesi asıl ise de, işe başlatma anına kadar işçi ücretlerine gelen artışlar ilave edilerek işe başlatılması gerektiği ve yöntemine ve mevzuata uygun olarak gerçekleşen ücret değişiklik ve indirimlerinin de işe başlatma anında dikkate alınması gerektiği- Davalı işveren, davacıya işe başlatılması için yaptığı başvuru tarihinde tek olan satış ve pazarlama müdürlüğü pozisyonunu dolu olması nedeni ile fesih tarihinde aldığı ücret ve prim hakkını korumak sureti ile "ürün yöneticiliği" pozisyonunu teklif etmiş ve bu pozisyonun, davacı vekilinin işe iade davasının yargılaması sırasında verdiği dilekçe içeriğinden satış ve pazarlama müdürlüğü pozisyonuna benzer bir pozisyon olduğu anlaşıldığından, davacı tanıkları yeni önerilen pozisyonda özel sağlık sigortası olmadığını beyan etmişlerse de, davacı tanıklarının davalı işverenin yaptırdığı grup sigortasının kapsamında olduklarına dair alınan belgelerden işyerinde çalışanların hepsinin davalı şirket grup sigortası kapsamında kaldıkları ve fesihten önce müdür olan davacıya tahsis edilen araç müşterileri dolaşması ve işini yapması için verilmiş olduğu görüldüğünden, davacı her ne kadar işe iade için süresinde başvurmuşsa da işverenin işe başlama davetine haklı bir neden olmadan uymadığı ve işe başlamadığı dikkate alındığında, işe iadenin sonuçlarından yararlanmasının mümkün olmayacağı- Mahkemece, davacının işe başlamama hakkını kullanmasının haklı nedene dayalı olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerektiği-