İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılacak davada, feshin nedenini ispat yükümlülüğünün işverene ait olduğu- Feshin işverenin ileri sürdüğü nedene dayanmadığını iddia eden işçinin, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlü olduğu- İşçinin feshin başka bir sebebe dayandığını iddia etmesi ve bunu ispatlamasının, işverenin geçerli fesihle ispat yükünü ortadan kaldırmayacağı- İşçinin sendikaya üye olması üzerine veya sendikal faaliyetleri nedeni ile çıkarılmasının, iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğini göstereceği-
İşe iade ve haksız fesih davasında, şirketin ekonomik krizde olduğu, zarar toplamının Türk Ticaret kanunu 376.maddeye göre borca batık olduğu ve öz varlığını kaybetmiş olduğu davalı şirketin 59 çalışandan 48 inin iş sözleşmesine son verdiği önemli ölçüde işçi azaltımına gitmesi nedeniyle feshin geçerli nedene dayandığı kabul edilmiş olup ancak temyizden emsali geçen başka birçok seri numaralı dosyada ispat yükü kendisine düşen davalı işveren tarafından iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı kabul edilerek işe iade kararı 24/12/2015 tarihinde onanarak kesinleştiğinden davacının iş akdinin feshinin geçerli nedene dayanmadığının kabulü gerektiği-
Davalılar arasında ki hizmet alım sözleşmesinden yardımcı işin alt işvene verildiği ve davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi olduğu sabit olduğundan davacı alt işverenin işçisi olduğundan, işe iadeye bu işveren yönünden karar verilmesi gerektiği; feshin geçersizliğine bağlı işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücretinden ise davalıların birlikte sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiği-
Davalı işverence feshin geçerli sebebe dayandığı ispatlanmadığından, mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiş olması dosya içeriğine uygun olduğundan, davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmediği; ancak, davalılar arasında yapılan sözleşme şartları incelendiğinde davalı Kurumun yardımcı işlerini alt işverene vermesi mümkün olduğundan ve davalılar arasında muvazaalı bir ilişkinin bulunmadığı anlaşıldığından davacının alt işveren işyerindeki işine iadesine ve işe iadenin mali sonuçlarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiği-
Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğünün alt işverende olduğu- Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin taraf sıfat bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden sözedilemeyeceği- Asıl işverenin, işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden alt işverenle birlikte sorumlu olduğu- İşe iade davasında kurulacak hükmün tespit hükmü niteliğinde oluğu- İşe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre için ücret ve diğer hakların miktar belirtilmeksizin, faiz ile ilgili herhangi bir ibare de kullanılmaksızın hüküm altına alınması ve ödenmesi gerektiğinin tespiti ile yetinilmesi gerektiği- İşe iade davasında asıl talep feshin geçersizliğinin tespiti olup, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti feri nitelikte olduğundan talepten daha azına karar verilmesi (davanın kısmen kabulü) nedeniyle, karşı taraf yararına avukatlık ücreti takdir edilmemesi, yargılama giderleri paylaştırılmaması gerektiği-
Asıl-alt işveren ilişkisinde ilişkinin muvazaalı veya yasadaki unsurları taşıyıp taşımadığının belirlenmesinde; "biri asıl diğer hukuksal ve ekonomik bağımsızlık ile ayrı bir iş organizasyonuna sahip iki ayrı işverenin bulunup bulunmadığının, alt işveren işçilerinin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılıp çalıştırılmadıklarının, alt işverene verilen işin, işyerinde asıl işveren tarafından yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin, yardımcı işlerinden olup olmadığının, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olup olmadığının, alt işverenin daha önce o işyerinde çalıştırılan bir kişi olup olmadığının, alt işverenin işe uygun yeterli ekipman ile tecrübeye sahip olup olmadığının, istihdam edeceği işçilerin niteliklerinin yapılacak işe uygun olup olmadığının, alt işverene verilen işte, asıl işveren adına koordinasyon ve denetimle görevlendirilenlerden başka asıl işverenin işçisinin çalışıp çalışmadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin iş hukukunun öngördüğü kamusal yükümlülüklerden kaçınmayı amaçlayıp amaçlamadığının, yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan bireysel veya kolektif haklarını kısıtlamaya ya da ortadan kaldırmaya yönelik yapılıp yapılmadığının araştırılması ve irdelenmesi gerektiği- Davaya dahil edilen şirket dava dışı Telekomünikasyon şirketi tarafından kurulmuş bir şirket olup bu şirketleşme ile Telekomünikasyon şirketi kendi faaliyet alanı içindeki asıl işi olan çağrı merkezi hizmetleri yanında müşterilerinin satış ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmalarına yönelik veri üretmek için kurulmuş olduğu ve bu özelliği ile diğer işverenlere de bu hizmeti sunmakta olduğu- Diğer davalının ise dava dışı Telekomünikasyon şirketinin iştiraki olduğu ve sonuçta aynı iştiraklar arasında bir hizmet alımı bulunduğu- Yargılamaya konu olayda davalı ile dahili davalı arasında zorunlu bir dava arkadaşlığından söz edilemeyeceği, aksinin kabulü durumunda, davanın alt işverene değil de muvazaa iddiasıyla yalnızca asıl işverene karşı açılması halinde işe iade davalarında dava şartı olan 1 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra davacının davasını alt işverene teşmil etmek suretiyle davaya dahil ettirerek yargılamaya devam edileceği gibi sonuç çıkacağı davacının muvazaa iddiasıyla asıl işveren aleyhine dava açtığı yargılamaya bu iddia üzerinden devam olunarak sonuçlandırılması gerekirken alt işveren olarak görünen şirketin davaya dahil edilerek karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı ile dahili davalı arasında muvazaaya dayanmayan hizmet alım sözleşmesinin bulunduğu, asıl işverenin işe iadeyle yükümlülüğü bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının iş sözleşmesinin maden kazası sonucu yaşanan süreç ve bu durumun şirkete çok büyük ekonomik yük getirmesi gerekçesiyle feshedildiği ve davalının dayandığı sebebin geçerli sebep olduğu, davalının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin 55.maddesinde liyakat,kıdem sicil,başarı ve benzeri nedenler dikkate alınarak son giren ilk çıkar kuralı göz önünde bulundurularak toplu iş çıkarımının gerçekleştirileceğinin kararlaştırıldığı bahse konu maddenin ilk cümlesinin işten çıkarmada kriter bakımından gerek nicelik gerekse nitelik olarak işverene takdir yetkisi verdiği, davacı tarafından, işverenin toplu iş sözleşmesinin 55.maddesine aykırı olarak işçi çıkarımında bulunduğu, bu konuda sahip olduğu takdir yetkisini kötüye kullandığında iddia ve ispat edilemediği, öte yandan toplu işi çıkarma yönteminin geçerli sebeple veya feshin geçerliliği ile ilgili bir durum olmadığı, bu yönteme aykırı davranılmasının da feshi geçersiz kılmayacağı anlaşılmakla, somut olayda davalının yaptığı feshin geçerli sebeple yapıldığının kabul edilmesi gerektiği-
İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin belirlenmesi halinde, işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması ya da başlatmaması koşulu aranmaksızın sendikal tazminata hükmedilmesi ve bu tazminata hükmedildiği taktirde ayrıca işe başlatmama tazminatına hükmedilemeyeceği öte yandan işçinin işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklar bakımından karar verilmesi gerektiği-
İşe iade davasında, işverence alınan ve uygulanan işletmesel kararın tutarlı uygulanıp uygulanmadığı (tutarlılık denetimi), işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı (keyfilik denetimi) ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı(ölçülülük denetimi feshin son çare olması ilkesi) açıklığa kavuşturulmalı, fesihten önceki ve sonraki 6 aylık dönemde yeni işçi alınıp alınmadığı, davacının çalıştığı süre ve eğitim durumu dikkate alınarak, fesihten sonra alınan işçilerin vasıflarının neler olduğu, davacı ile aynı vasıfta olup olmadıkları, davacının çalışabileceği pozisyonların fesih tarihi ve öncesinde boş olup olmadığı, bu kapsamda davacının değerlendirilebileceği başka bir bölüm veya iş olup olmadığı hususlarının araştırılıp karar verilmesi gerektiği-
Yaklaşık ikibinaltıyüz işçinin iş sözleşmelerinin feshedildiği ve üçyüzyetmiş işçinin ise davalı şirkete ait ocağa nakledildiği anlaşılmış olup, mahkemece Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna Genel Müdürlüğüne 55. maddesine de aykırı davranıldığı gerekçesi belirtilmiş ise de, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna Genel Müdürlüğüne 55. maddesinde “davalının fesihte kendisini kesin olarak bağladığı bir sosyal seçim kriteri” bulunmadığından söz konusu maddeye bakıldığında liyakat, kıdem ve sicil gibi hususların dikkate alınacağı belirtilerken yine fesihte son giren ilk çıkar kuralının da göz önünde bulundurulacağı belirtilmiş olduğundan Toplu iş sözleşmesinin 55. maddesine bakıldığında ilk cümlenin işten çıkarmada kriter olarak gerek nicelik olarak gerekse nitelik olarak işverene takdir yetkisi verdiği görülmekte olup, buna göre örneğin liyakatlı bir işçi kıdemi daha düşük olsa ve en son girse bile bu hükme göre toplu işçi çıkarımında işten çıkarılmayabileceğinden davacı tarafından işverenin toplu iş sözleşmesinin 55. maddesine aykırı olarak işçi çıkarımında bulunduğu, bu konuda sahip olduğu takdir yetkisini kötüye kullandığı da iddia ve ispat edilemediğinden davalının yaptığı feshin geçerli nedenle yapıldığı-