Bozma ilamında, açıkça; “...tanzim yeri bulunmadığından senedin kambiyo vasfına sahip olmadığı, ... İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği” belirtilmiş olup icra mahkemesince, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen davacının takip dosyasını ödeme suretiyle kapattığı gerekçesi ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğu- Bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması ve borçlu hakkındaki takibin bozma ilamı doğrultusunda iptaline hükmedilmesi gerektiği-
Takip konusu senedin düzenlenme yerinin “D. Beyazıt” olduğu, bu hali ile düzenlenme yerinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta yer almadığı görüldüğünden, düzenlenme yeri belirlenmeyen bu belgenin kambiyo vasfının bulunmadığı-
Tanzim yeri içermeyen dayanak belgenin, 6102 sayılı TTK'nun 776/f maddesi gereğince kambiyo senedi vasfında bulunmadığı, borçlu, icra mahkemesine başvurusunda imzaya ve borca itirazı ile birlikte senette tanzim yeri bulunmadığını ileri sürmemiş ise de, Hukuk Genel Kurulu'nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-5 sayılı kararı ile de benimsendiği üzere İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince bu hususun icra mahkemesince re'sen nazara alınması gerekeceğinden, mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Bononun tahrifattan önceki vade tarihinin, senedin tarihinden önce olduğu anlaşıldığından kambiyo vasfını yitirdiği, mahkemece, İİK. mad. 170/a uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Çekin, ibraz müddeti içinde muhatap bankaya ibrazı, protesto veya buna denk işlemle belirlendiği takdirde, yasal şekilde ibraz edildiğinin kabulü gerektiği- Takip dayanağı çeklerin arka yüzlerinde, "mahkeme yazısına istinaden işlem görülmediğinin", Banka Şubesince şerh edildiği anlaşıldığından, çeklerin süresi içerisinde muhatap bankaya ibraz edilmiş oldukları- Mahkemece, borçlu tarafından takip dayanağı çeklerin hamili hakkında menfi tespit davası açılmış ve takip alacaklısı bu davada hasım gösterilmemiş ise de, mahkemece borçlunun ihtiyati tedbir talebi kabul edilerek, takibinin durdurulmasına karar verilmiş olduğu anlaşıldığından, durdurmaya ilişkin ihtiyati tedbir kararının, menfi tespit davasında hasım gösterilmemiş olsa dahi, takip alacaklısı bankayı da bağlayacağı-
Takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı, çekin süresinde ibraz edilmediği ve alacaklının yetkili hamil olmadığı şeklindeki başvurunun kambiyo hukuku bakımından şikayet niteliğinde olduğu ve 5 günlük süreye tâbi olduğu-
Kesin kanaat bildirmeyen mevcut rapora göre sonuca gidilemeyeceği- Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığı- Mahkemece, grafoloji dalında uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun bu haliyle icra mahkemesine başvurusunun, İİK'nun 168/3. maddesine dayalı çekin kambiyo vasfına ilişkin şikayet olup, İİK'nun 170. maddesine dayalı imza itirazı olmadığı, borçlu, şikayet dilekçesinde, takip dayanağı çek altındaki imzasını kabul etmiş olduğundan, mahkemece, HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, takibe dayanak çekte düzeltilen keşide tarihi yanındaki parafın, keşideci konumundaki borçlunun eli mahsulü olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, borçlunun başvurusunun doğrudan imzaya itiraz niteliğinde görülerek ve bu yönde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak takibin durdurulmasına hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı 17.12.2013 düzenlenme tarihli bonoda “ödeme tarihi” kısmında 17.03.2013 tarihinin yazılı olduğu, senet metninde ise vadenin “17 Mart 2014” olarak gösterildiği, bu haliyle bonoda çift vade olduğu anlaşılmakta olup, bu hususun mahkemece re’sen gözetilerek takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 170/a kapsamında kambiyo hukukuna ilişkin şikayetin reddi halinde şikayetçi aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği-