Lehtarın çek arkasındaki cirosundan sonra, A.Ş.'nin cirosunun üzerine “iptal” kaşesi vurulduğu ve banka tarafından ibraz işlemlerin yapıldığı görülmüş olup, bu durumda takip alacaklısı A.Ş.'nin yetkili hamil olmadığı anlaşılmakla, İİK.. mad. 170/a-2 gereğince bu hususun icra mahkemesince re’sen nazara alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerektiği- Takip dayanağı bonodaki imzanın borçluya ait olmadığı gerekçesiyle takibin durdurulması isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatına aleyhe bozma yasağı nedeni ile bu hususun bozma nedeni yapılmadığı- İptal kararının yasal dayanağının İİK. mad. 170/a maddesi olması gerektiğinden ve bu maddede tazminat öngörülmediğinden, borçlu yararına tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, kararın bu yönden düzeltilerek onanması gerektiği-
Tahrifattan önceki vade tarihi, düzenlenme tarihinden önce olan senedin kambiyo vasfında bulunmadığı-
Alacaklı şirketin ticaret siciline terkiniyle tüzel kişiliği sona ermiş olmasına karşın; vekil, karar tarihine kadar vekillik görevini sürdürmüş olup halen şirketin ihya olunmadığı anlaşıldığından, TBK. mad. gereğince, öncelikle borçluya, alacaklı şirketin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; borçlunun “ihya davasını” açmaması ya da açmak istememesinin saptanması durumunda ise; HMK. mad. 54 ve 55 uyarınca işlem yapılması, ihya davası açılmasını sağlamak amacıyla kayyım atanmasına karar verilmesi, alacaklı şirketin ihyasıyla yeniden tüzel kişilik kazanması durumunda da gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması, ve taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın hükme bağlanması gerektiği-
Takibe dayanak senette düzenlenme yeri belirtilmediği gibi, düzenleyenin adının yanında da herhangi bir idari birim adının yazılı olmadığı anlaşıldığından, TTK'nun 776/1-f maddesinde öngörülen koşulun oluşmadığı, öncelikle senedin kambiyo vasfı bulunmaması nedeniyle İİK'nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiğinden ve bu maddede tazminata ve para cezasına ilişkin düzenleme bulunmadığından, alacaklı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olduğu-
Takip konusu senedin arka yüzünde; "iş bu senet 1..7 ada 1..6 parsel yapılacak inşaat üzerindeki 1 nolu bağımsız bölümün yarısı için tarafımızdan teminat olarak verilmiştir" ibaresi yer almış olup, anılan ibareler senedin kayıtsız şartsız borç ikrarını havi olma şartını ortadan kaldırdığından, senedin kambiyo vasfını taşımadığı, senetten doğan alacağın varlığı ve miktarı ile tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı zorunlu kıldığından, takibin İİK mad. 170/a uyarınca iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı senette düzenlenme yerinin olmadığı, düzenleyenin adı soyadı yanında bir idari birim de belirtilmediğinden, düzenlenme yeri bulunmayan bu belgenin kambiyo vasfını haiz olmadığının anlaşıldığı, o halde, mahkemece, İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Ağır Ceza Mahkemesi’nin ilamına göre, takibe dayanak bono sahte olarak oluşturulduğundan, alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapmasına olanak bulunmadığı, alacağın tahsili yargılamaya muhtaç hale gelmiş olup, genel hükümlere göre dava açmak ve alacağın varlığı ile miktarını kanıtlayıp, hüküm altına aldırmak yükümlülüğünün alacaklıya ait olduğu-
Bononun tahrifattan önceki vade tarihinin, senedin düzenleme tarihinden önce olduğu anlaşıldığından senedin kambiyo vasfı bulunmadığı ve mahkemece, İİK. mad. 170/a uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı bonoda tanzim yeri gösterilmediği gibi, tanzim edenin adı ve soyadı yanındaki adreste de idari birimin yazılı olmadığı, bu durumda, tanzim yeri içermeyen dayanak belgenin, 6762 sayılı T.T.K.’nun 688/6. maddesi gereğince, kambiyo senedi vasfında bulunmadığı, borçlu, icra mahkemesine başvurusunda senette tanzim yeri bulunmadığını ileri sürmemiş ise de, Hukuk Genel Kurulu'nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-5 sayılı kararı ile de benimsendiği üzere, İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince, müddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla bu hususun icra mahkemesince re'sen nazara alınması gerekeceği-
Borçlu tarafından ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yasal 5 günlük süre fazlasıyla geçirildikten sonra icra mahkemesine başvurulduğu, o halde, mahkemece, istemin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekeceği-