TTK’nun ticari satışlara ilişkin 23. ve TBK'nun 231. maddesi uyarınca ticari satışlarda da, ayıplı mal satışından kaynaklanan uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresi 2 yıl olacağı ve dava konusu araç için satıcı tarafından 2 yıllık garanti verildiği gözetildiğinde davanın garanti süresi içinde açılması gerekirken bu sürenin geçirildiği ve TBK’nun sözleşmenin geçerlilik süresine ilişkin hükümlerinin uygulanamayacağı-
Tacirler arasındaki ayıplı mal satışından kaynaklanan uyuşmazlıklarda ayıp ihbarının tanıkla ispat edilemeyeceği- TBK'nun 225. maddesinde ağır kusurlu olan satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulumayacağı, satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hükmün geçerli olduğu-
Davalı tarafın mal tesliminden sonra TTK. mad. 23 uyarınca 2 ve 8 günlük süreler içerisinde, alıcının ayıbın satıcıya ihbar yükümlülüğünün bulunduğu, davalının ayıplı mal bildirim süresini kaçırdığı, taraflar arasında uzun süreye dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğu, dava ve takip konusu yapılan ve bu ticari ilişkiden kaynaklanan bir kısım faturaların ödenmediği, ödenmeyen faturalardan dolayı davalının davacıya borçlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetliyse de, reddedilen kısım üzerinden davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Ayıplı mal bedelinin iadesi davası-
Ayıplı aracın misli ile değiştirilmesi, olmadığı takdirde bedelin iadesi ve ayıplı aracın kullanılmamasından kaynaklanan zararın tahsili istemi-
Taraflar arasında 57 adet beton silindiri satışı yapıldığı ve bedelinin ödendiği hususunda uyuşmazlık olmadığı- Satım konusu malda üretim hatası bulunduğundan bahisle davacı tarafından davalıya bakım için bir kısım mal iade edilmiş ve bu husus davalının da kabulünde olduğundan süresinde ayıp ihbarı yapıldığının kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı- Uyuşmazlığın, davalıya bakım için gönderilen 30 adet sevk silindirinin davacının iddiasına göre 22 adedinin iade edilmediği ve davacıda kalan diğer makinelerden 9 adedinin de kullanılamaz olduğu noktasında toplandığı- Davalı tarafın kendisine bakım için gönderilen makinelerden 4 adedinin elinde bulunduğunu beyan ettiğine göre kalan 18 makineyi davacıya iade ettiğini kanıtlamakla yükümlü olduğu- Davacı tarafın ise kullanılamaz durumda olduğunu beyan ettiği 9 adet makinenin da hurda olduğunu ispat etmesi gerektiği-
Davacının, dava dilekçesinde her ne kadar araçtaki ayıp giderilmişse de aracın orjinalliğini kaybettiğini ve bu nedenle araçta değer kaybının meydana geldiğini belirterek bedelden semen indirimi talep ettiği uyuşmazlıkta mahkemece, bilirkişi kurulundan onarım sebebiyle araçta değer kaybının oluşup oluşmadığı yönünde ek rapor alınarak ve bu husus üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davanın "kısmi dava" olduğu- Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerektiği-  Davacı; dava tarihi itibarıyla alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğundan,  davacı vekili dava dilekçesinde davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirtmiş olsa da mahkemenin davanın belirsiz alacak davası olmayıp kısmi dava olduğu yönündeki kabulünün yasaya uygun olduğu-  Karar, temyiz incelemesi sonucunda bozulduktan sonra artık ıslah yapılamayacağından mahkemece bu gerekçe ile ıslahla artırılan miktarın reddine karar verilmesi gerektiği- Görevsizlik karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacının davalıdan satın aldığı ham madde ile ürettiği muhtelif malzemelerin 3. kişilere satışından sonra uğradığı zararın tahsiline ilişkin tazminat davasında, davacı taraf davalıdan hammaddeleri aldıktan sonra üretime geçmiş ve üretim aşamasında ham maddelerin gerekli kontrol ve testleri yapılmadığından usulüne uygun bir ayıp ihbarı bulunmadığı ve somut olayda iğfal (ağır kusur) bulunduğu da iddia ve ispat edilemediğine göre davanın reddi gerektiği-
Mahkemece birleşen davada da ayıp iddiası varmış gibi değerlendirme yapılıp süresinde ayıp ihbarı olmadığı gerekçesiyle birleşen davanın da reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-