Taraflar arasında ambalaj üretimine ilişkin eser sözleşmesi olduğu, bu nedenle 5 yıl içinde ayıba ilişkin hakların kullanılabileceği, davacının, davalı tarafından üretimi yapılan ambalaj malzemesinin ayıplı olması nedeni ile içine konan üründe bozulmalar yaşandığını iddia ettiği, oysa bozulmanın ambalaj malzemesinden mi yoksa davacı tarafından üretilip içine konulan içecekten mi kaynaklandığının tespit edilemediği, davalı tarafından girişilen takipten sonra davacının icra dosyasına 45.000,00 TL ödeme yaptığı, iflas kararı ile birlikte takiplerin düştüğü, iflas idaresince ticari ilişki nedeni ile düzenlenen çeklerden kalan bakiye borç olan 40.426,35 TL'nin kabul edildiği, ancak kısmi ödeme dışında çeklerin ödenmediği, çeke dayalı olarak yapılan takiplerdeki alacağın iflas idaresince kabul edilmediği, davacının yaptığı kısmi ödeme dışında borcunun kaldığı-
Bir tacirin sözleşme ilişkisine girdiği tarafa güven duyması ve bu duyguyla hareket etmesi halinde, yasalarla kendisine yüklenen bir takım yükümlülüklerin ortadan kalkmayacağı- Davalı tarafça davacıya gönderilen e-posta mesajının, davacı tarafın dilekçesi ekinde de dosyaya sunulması karşısında, bu mesajın davacıya ulaştığının kabul edileceği- Davacının, üreticinin tavsiyeler, doğrultusunda davranmasının basiretli bir iş adamından beklenmesi gereken bir davranış olduğu- Davacının belirtilen tavsiyeler karşısında seçtiği boyalar üzerinde inceleme yaparak açık ayıp hâlinde TTK’nun 25/3 maddesinde öngörülen 2 günlük süre içinde ya da gözle görülür açık ayıp tespit edilememesi durumunda ise 8 günlük muayene süresi içerisinde gerekli muayene yaptırılarak malın ayıplı olduğunun saptanması durumunda ihbarda bulunulması veya en azından numune halılar üretilip kullanılacak yerde denenmesi ve bu deneme sonucunda ayıp durumunun ortaya çıkması hâlinde derhal ayıp ihbarında bulunulması gerektiği- Ticari satışlarda satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerinden kaynaklanan uyuşmazlıkta, BK.nun 99 ve TMK 'nun 2. madde hükümlerinin uygulama yeri bulunmaığı- Mahkemece, davalının bilirkişi raporuna yönelik itirazları ve  e-posta mesajı ekindeki bilgilendirme belgesi üzerinde durulup değerlendirme yapılması gerektiği-
Yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasında bir hizmet akdi bulunmadığından, şirket genel müdürü iken yönetim kurulu üyeliğine seçilen kişinin hizmet akdinin son bulduğunun kabulü gerektiği- Davalının sorumluluğunun sözleşmeye dayalı olması nedeniyle hakkında açılacak alacak davası BK’nun 125’inci (TBK m.146) maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğu- Davacı şirket bir tüzel kişi olması nedeniyle, davalıların hukuka aykırı fiillerini tespit eden müfettiş raporunun, dava açmaya yetkili genel müdüre sunulma anı zararın ve failin öğrenilmesi anı olup, zamanaşımı bu tarihten itibaren başlatılması gerektiği-
Davacının cari hesaplarında davalıya kesilmiş bir fatura bulunmakta ise de bu faturayla yakın tarihli davalı tarafından davacıya çekilmiş ayıplı maldan söz eden bir e-posta dosyaya ibraz edilmiş bulunmakla, mahkemece yapılacak iş, malın davalıya teslim tarihi ve ayıp ihbarının tarihini tespit edilerek, ayıp ihbarının yasal sürede yapılıp yapılmadığının tespiti ile malların iddia edildiği gibi ayıplı olup olmadıklarının tespiti ve ayıplı olduklarının tespiti halinde, davalının semen tenzili suretiyle mahsup konusundaki savunmasına itibar edilip edilmeyeceği üzerinde durulmak ve varılacak sonuca göre hüküm tesis etmek olacağı-
Mahkemece, “ticari satım sebebi ile TTK nun 25/3. maddesi gereğince ayıp iddiasının varlığı, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı ve ayıbın açık veya gizli ayıp olup olmadığı” değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalının savunmasını reddederek “davanın kabulüne” karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Mahkemece, ticari satışlar açısından ayıbın niteliğine bakılmaksızın satıcının tekellüfünden kaynaklanan her türlü davanın malın tesliminden itibaren 6 ay içinde açılması gerektiği, alıcının iğfal edildiği hususunun ispat edilmediği gibi zamanaşımını kesen nedenlerinde olmadığı, ayıba karşı tekellüfe ilişkin karşı davanın zamanaşımı süresinden hemen sonra ikame edildiği, bu itibarla karşı davalının süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin yerinde olduğu, öte yandan karşı davacı alıcının TTK nun 25/3. (Yeni TTK. 23) maddesinde belirtilen muayene ve ihbar süresine de riayet etmediği, bu nedenle davacı-karşı davalı satıcı tarafından açıkça karşı çıkmadığı için ayıplı olduğunun kabul edilmesi gereken malın alıcı tarafından bu haliyle kabul edilmiş sayılması, üstelik ayıplı olduğu ileri sürülen malzemenin kullanılmış olması nedeni ile de ayıplı olduğunun ileri sürülmesinin hüsnüniyet kurallarına aykırı olduğu, alacağın likit bulunduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile karşı davanın r