Ayıplı mal nedeniyle ayıplı malın misli ile değiştirilmesi veya ödenen bedelin tahsiline ilişkin davada, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede ayıplı olduğu belirtilerek değiştirilmesi veya bedelinin ödenmesini istenen (11 değil 8 adet) bisiklet yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Hangi bilimsel dayanak ve gerekçeye dayandığını açıklamamış olan raporun denetime elverişli olmadığı- Mahkemece yeni bir bilirkişiden rapor alınarak davaya konu araçtaki tamir bedelinin piyasa rayiç değerlerine göre ne kadar olabileceği, yine araçtaki tamir süresinin ne kadar olacağı ve buna göre yine piyasa rayiçlerine göre aracı kullanamamaktan kaynaklanan zararın tespiti ve ayrıca araçtaki ayıp nedeniyle talep edilen bedel farkının uygulama ve öğretide kabul edilen nispi hesap yöntemine göre belirlenmesi gerektiği-
Ticari defter ve kayıtların usulüne uygun tutulmuş olması yanında defterlerde yer alan kayıtların dayanağının da usulüne uygun olması gerektiği- Davacının usulüne uygun tutulan ticari defterlerinde kayıtlı olan faturanın dayanağının da usulüne uygun olduğunun ispatlanması gerekeceği- Fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olmasının tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağı- Malların alıcıya teslim edildiğini ve faturanın da bu akdi ilişki nedeni ile düzenlendiğini davacı tarafın ispat etmesi gerektiği-
Aksine adet ya da sözleşme yoksa ölçmek ve tartmak gibi teslim masrafları satıcıya, senet yapmak ve malı teslim almak ve satılan şeyin teslim yerinden başka bir yere taşınması gerektiği takdirde bu taşıma masraflarının alıcıya ait olduğu; bunun yanında satıcının düzenlediği faturanın alıcıya tebliğ edilmemesi bu alacağın hiç mevcut olmadığı ya da istenemeyeceği (muaccel olmadığı) anlamına gelmeyeceği-
Özel Daire kararında “…faize ıslah tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsiz olduğundan…” gerekçesi gösterildiğinden, faiz alacağının hiç istenemeyeceğine dair bir kesin hükümden söz edilemeyeceği, faizin istenebilir olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Dava tarihi ile ıslah tarihi arasında geçen sürede işleyen faiz alacağının konusunu oluşturduğu davada, davacının ilk davanın dava tarihi ile ıslah tarihindeki alacağından açıkça vazgeçmediği ve asıl alacağın da tam ödenmek suretiyle sona ermediği bir dönemde eldeki davayı açtığı, bu durumda davacının anılan dönem faizine hak kazandığı ve bunun hüküm altına alınmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
"Ayıp iddiası yönünden, davalının itirazlarını de değerlendirecek biçimde ayrıntılı rapor alınıp, satılan malın ayıplı olduğunun tespiti halinde süresinde ayıp ihbarında bulunup bulunulmadığı yönünden de araştırma ve inceleme yapılması" gerektiğine değinen bozma kararı gereğince "3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekirken" tek bilirkişiden rapor alındığı ve bu raporda bozma kararında açıklanan hususlarda yeterli inceleme ve izahata yer verilmemiş olduğu anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Davacı, davalıdan satın aldığı tutkalları başkalarına sattığını ve bu ürünlerin ayıplı olması nedeniyle dava dışı 3. kişilerin kendisinden talep ettiği zararı ödediğini belirterek ödemiş olduğu tutarı, ayrıca elinde bulunan satılmamış tutkalların bedelini ve bir kısım tutkalı da ayıplı olduğu için yüksek iskonto ile satmasından kaynaklanan zararı istemiş olup bu iddialar ayıp iddiasına dayanmakta olduğu- Dosya içerisinde davacı tarafından davalıya TTK'nun 23/1-c maddesinde belirtilen ayıp ihbarında bulunulduğunu gösteren hiçbir delil olmadığı görüldüğünden, davacının davasının tümüyle reddi gerektiği-
Ayıbın basit bir muayene sonucu anlaşılabileceği anlaşılmakta olup, alıcı davalının 8 gün içinde malı incelemesi veya incelettirmek sonucu ayıp belirlenir ise satıcıya derhal ihbarda bulunması gerektiği- Davalının malları yurt dışına gönderdiği ve gönderim sırasında da muayene edimini yerine getirmediği-
Sipariş edilen malların niteliğinin açıkça belirtilmiş olması ve davacının davalıya bu mallar dışında başka mallar teslim etmesi (aliud teslim) ve davalının bu teslimi kabul etmiş olması halinde, sadece bu işlem nedeniyle uğranılan zararın isteyebileceği- Davacının bu oluşta hiçbir kusurunun olmadığını ispat etmedikçe davalının zararını tazminden sorumlu olduğu- Davacının sipariş ettiği sözleşmede fiyatı belirli ürünlerin yerine davacı tarafından teslim edilen ve davalı tarafından da teslim alınan iadesi yapılmayan ürünlerin rayiç fiyatı saptanıp eğer teslim edilen ürünlerin değeri sözleşme ile belirlenen ürün bedelinden daha az ise aradaki fark davalının zararı kabul edilip, davalının ilamsız takipteki itirazının bu zarar kadar haklı olduğunun benimsenmesi gerektiği- Dava konusu ürünlerin plastik gövdeli olmasının açık ayıp olduğu yönündeki değerlendirmesinin yerinde olmadığı-