Mahkemece borçlunun imzaya itirazı kısmen reddedildiğine ve itiraz üzerine takip geçici durdurulduğuna göre, İİK'nun 170/3. maddesi gereğince, itirazın reddine karar verilen 30.6.2013 keşide, 09.7.2013 ibraz tarihli ve 52.000,00 TL bedelli çek yönünden borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken, alacaklının tazminat talebinin tümden reddi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekeceği-
İİK.nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363/1.maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı kanunun ek 1. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 01.01.2015 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 5.980,00 TL.yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyetinin olmadığı-
Takibe konu iki adet bonoya ilişkin keşideci imzalarına itirazda bulunulmasına rağmen, bilirkişi raporu yönünden yalnızca bir adet bono üzerinde imza incelemesi yapılması durumunda; her iki bono yönünden mahkemece usulünce yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı senette borçlunun lehdar ciranta; alacaklının ise senedi borçlunun cirosu ile iktisap eden 2. ciranta olduğunun görüldüğü, bu durumda, alacaklı cirantanın, imzaya itiraz eden kendi cirantasının imzasının sıhhatini bilecek durumda olduğundan senedi takibe koymada ağır kusurlu kabul edilmesi gerekeceği-
İmza itirazında bilirkişi incelemesi yapılması için bilirkişi avansını yatırmak üzere celselerde borçluya süre verilmiş ise de; ilk oturumda sürenin kesin olduğunun belirtilmediği ve ayrıca süreye uymamanın hukuki sonuçlarının ihtar edilmediği, sonraki celsede verilen sürede ise delil avansının yatırılacağı yerin gösterilmediği, bu durumda kesin sürenin hukuki sonuçlarını doğurur mahiyette usulüne uygun olarak verilmiş bir süreden bahsedilemeyeceği, buna karşılık davacı vekilinin karar celsesinde bilirkişi ücretinin süresinde ödendiğine dair PTT makbuzu sunduğu, mahkemece ödemenin Uyap sisteminde görünmediğinden bahisle itirazın reddi ile tazminat ve para cezası takdirine yer olmadığına karar verildiği görülmüşse de, verilen sürede borçlu tarafından delil avansının yatırıldığının kabulü ile bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin borçlunun vekili yerine asıla tebliği usulsüz olup, borçlunun buna yönelen şikayetinin kabulüne ve ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 170/3. maddesi gereğince; inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığı, mahkemece aynı Kanunun 68/a maddesine göre yapılan inceleme sonucunda anlaşılmış ise, itirazın kabulü ile birlikte takibin durdurulmasına karar verileceği-
İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın %10'u oranında para cezasına mahkum edileceği ve itirazın reddedileceği-
Çizilmiş ciroların yazılmamış hükmünde olduğu ve bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takip ederse bu son ciroyu imzalayan kimsenin çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılacağı- Takip alacaklısı ile imza itirazı kabul edilen çek lehdarı şirket arasında doğrudan doğruya bir ilişki söz konusu olmadığından inkar edilen imzanın lehdara ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, hal böyle olunca, mahkemece, alacaklının muteriz borçlu şirkete yönelik takibinde ağır kusur ve kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği ve bu yönde bir delil ve belge sunulmadığı halde gerekçe ve nedenleri açıklanmadan çekin cirantası muteriz borçlu şirket lehine de olacak şekilde her iki borçluyu da kapsar biçimde tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun inkar ettiği imzanın eli ürünü olduğu anlaşıldığına ve takipte tedbiren durdurulduğuna göre itirazın reddi ile yüzde yirmi tazminata karar verilmesinde bir usUlsüzlüğün olmadığı, ancak hukuki tavsifte hataya düşülerek itirazın bölünmesi suretiyle ayrıca borca itirazın reddi ve mükerrer şekilde ikinci defa tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-