Borçlu şirket vekili, "çek üzerindeki imzanın (ciranta imzasının) borçlu şirket yetkilisine ait olmadığını" ileri sürerek, imza incelemesine esas olacak imza örneklerinin bulundukları resmi mercileri de bildirmiş olduğundan, mahkemece, öncelikle borçlunun belirttiği karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların ilgili yerlerden getirtilerek, usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından borçlunun bildirmiş olduğu imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise borçluya İİK. mad. 68a/5 uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece bu usule uyulmadan doğrudan borçlu şirket yetkilisine meşruhatlı davetiye gönderilerek gelmediğinden bahisle istemin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesine yapılan başvurunun, İİK'nun l69/a ve 170 maddelerine dayalı borca ve imzaya itiraz olduğu; itiraz, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmayıp, hasmın yanlış gösterilmesi veya hiç gösterilmemiş olmasının, istemin bu nedenle reddini gerektirmeyeceği, itirazın, doğru hasma yöneltilerek sonuçlandırılması gerekeceği-
Takip alacaklısının senet lehtarı olup, bu bonodaki imzaların borçluya veya aval verenlere ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu, bu nedenle ağır kusurlu olduğu kabul edilen alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Somut olayda, takip dayanağı bonoda lehtar olan ... A.Ş. tarafından takip başlatılmış, ancak, 28.04.2015 tarihli temlikname ile alacak, ... A.Ş'ye temlik edilmiştir.- Bu durumda, alacağı temlik alan ... A.Ş. ile itiraz eden borçluların doğrudan ilişki içinde olduğundan söz edilemeyeceğinden, temlik alacaklısı, imzaların adı geçen borçlulara ait olup olmadığını bilebilecek durumda bulunmadığından, mahkemece, alacağı temlik alan şirket aleyhine, şartları oluşmadığından tazminata ve para cezasına hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu-
İmza itirazı kabul edildiğine göre, mahkemece, "takibin durdurulması" yerine "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İİK'nun 170/3. maddesine göre itirazın kabulü kararı ile takip durur- Somut olayda; imza itirazı kabul edildiğine göre; mahkemece, "takibin durdurulması" yerine "takibin iptaline" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Takip dayanağı çekin incelenmesinde, takip alacaklısının ciro silsilesi içerisinde yer almadığı görülmekte ise de çeki ibraz eden kişinin çek alacağını adi yazılı belge ile takip alacaklısına TBK'nun 184. maddesi koşullarında temlik ettiği çeki elinde bulunduran temlik alacaklısının yetkili hamil olduğu anlaşıldığından, mahkemece, alacaklı yetkili hamil kabul edilerek borcu bulunmadığı ve çekte tahrifat yapıldığı itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, bonodaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek imza itirazında bulunduğunun, ayrıca imza itirazıyla ilgili imza örneklerinin bulunduğu yerleri mahkemeye bildirdiğinin görüldüğü, imza incelemesine esas belgelerin toplanması sırasında, alacaklının, icra müdürlüğüne başvurarak takip konusu alacaktan ve takipten vazgeçtiğini beyan ettiği, mahkemece bu durumda imza incelemesi yapılamadığından, İİK'nun 170/4. maddesi uyarınca alacaklı aleyhine icra inkar tazminatına ve para cezasına hükmedilemeyeceği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu-
Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, inceleme konusu senet ön yüzünde borçlu imzası ile benzerlik gösteren imza bulunmadığı belirtilirken, ikinci raporda ise inceleme konusu senet ön yüzünde sol tarafta atılı imzanın borçlunun elinden çıkmış olmasının kuvvetle muhtemel olarak belirtildiği ve iki rapor arasında kısmen çelişki meydana geldiği görüldüğünden, ilk iki raporu düzenleyen bilirkişi ve kurumların dışında, ehil bilirkişilerden oluşacak bir kuruldan tekrar, hüküm kurmaya elverişli kesin kanaat içeren rapor alınmak suretiyle çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-