Borçlunun dava dilekçesinde gösterdiği adresine usulüne uygun olarak duruşma davetiyesi tebliğ edilmeden, borçlunun duruşma gününden haberdar olmadığı halde duruşmaya gelmediğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin, HMK.'nun 150/1. maddesindeki koşullar oluşmadığından isabetsiz olduğu-
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine başvurarak imza itirazında bulunduğu, mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınarak imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği- - İmzaya itiraz üzerine, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda söz konusu imzanın borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde bir tespite gidilemediğinin bildirilmesi durumunda, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı gözetilerek, uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Kesin kanaat içermeyen mevcut rapor hükme esas alınarak, borçlunun imzaya itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi edilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminat ve %10 oranında para cezasından sorumlu tutulacağı - Borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı, borçluya karşı başlattığı takipte, en azından ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekeceği- Alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile bu yöndeki istemin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse, itirazın kabulüne karar vereceği- Takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-
İmzaya itiraz ve ilgili icra takibinin durdurulması ve iptali isteminde bulunulması ile ilgili davada, mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilemeyeceği- Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olduğu- Mahkemece , önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlu tarafından takibe konu bonodaki imzaya itiraz edilmesi ile ilgili davada mahkemenin kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getiremeyeceği ve bunun bozma nedeni olduğu- Mahkemece, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar verilmesi gerektiği-
Geçerli bir vekaletnameye dayanarak şirketi temsille görevlendirilen kişinin, şirket adına çek düzenleme yetkiye sahip olduğu, Ancak vekaletten azledilen kişinin görevi, azilnamenin adı geçene tebliğ tarihi itibariyle sona ereceği- Vekilin azledildiği hususu borçlu tarafından ileri sürülmeden, mahkemece bu hususun resen gözetilerek davanın kabulü ile takibin durdurulmasına karar vermesinin isabetli olmadığı-
Mahkeme, yapacağı inceleme sonucunda inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse, itirazın kabulüne karar vereceği- İmzaya itiraz üzerine, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda söz konusu imzanın borçlunun eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde bir tespite gidilemediğinin bildirildiği durumlarda ve hamil ile keşideci arasında doğrudan ilişki bulunmadığı, hamil, takibe dayanak bonodaki imzanın keşideciye ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığından, alacaklının kötü niyeti veya ağır kusuru ispatlanamadığından, aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-
İtirazın kabulüne karar verilmesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde, alacaklının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatla ve takip konusu alacağın %10'u oranında para cezası ile sorumlu tutulacağı- Alacaklının muteriz borçluya yönelik takibinde ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği halde, gerekçe ve nedenleri açıklanmadan, takip alacaklısı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bir adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibi üzerine, borçlunun icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği, mahkemece, itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar vermesi gerekirken iptal kararı vermesinin isabetsiz olduğu-