Borçlunun imzaya itiraz niteliğindeki başvurusu sonucunda, mahkemece, öncelikle, takip dayanağı bononun keşide tarihi itibariyle borçlu şirket yetkilisinin kim olduğu tespit edilerek, dosyada mevcut ve toplanacak imza örnekleri ile İİK'nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takip alacaklısı, muteriz lehtar-ciranta ile doğrudan ilişki içerisinde olduğundan imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğundan, ciranta olan alacaklının ağır kusurlu olduğundan bahsedileceği, mahkemece, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 170/4. maddesi uyarınca borçlu lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu- Somut olayda mahkemece, 'senetteki imzanın borçlunun eli ürünü olmadığına' ilişkin kesin kanaat içeren bilirkişi raporu alındığı halde, borçlu aleyhine karar verildiği anlaşıldığından; mahkemece, 'alınan bilirkişi raporu doğrultusunda İİK'nun 170/3.maddesi uyarınca borçlunun imzaya itirazının kabulüne' karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içeren bilirkişi raporunun aksine 'itirazın reddi' yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, öncelikle borçlunun belirttiği karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların ilgili yerlerden getirtilerek, usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından borçlunun bildirmiş olduğu imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise borçluya İİK’nun 68a/5. maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece yasanın öngördüğü bu usule uyulmadan doğrudan borçlu şirket yetkilisine meşruhatlı davetiye gönderilerek gelmediğinden bahisle istemin reddinin isabetsiz olduğu- Takip şekli kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip olup, İİK’nun 170/3. maddesi uyarınca imza itirazı kabul edildiği takdirde, takibin durdurulmasına; imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması halinde ise itirazın reddine karar verilmesi gerekeceği, genel haciz yolu ile ilamsız takipte olduğu gibi imzaya ilişkin itirazın icra müdürlüğüne yapılması hali söz konusu olmadığından “itirazın geçici kaldırılması” şeklinde hüküm tesisinin de yerinde olmadığı-
12. HD. 07.03.2017 T. E: 2016/12402, K: 3358-
Somut olayda, takip dayanağı senette borçlunun keşideci; alacaklının ise lehtar olduğu görülmektedir. Bu durumda, alacaklı lehtar, imzaya itiraz eden keşidecinin imzasının sıhhatini bilecek durumda olduğundan senedi takibe koymada ağır kusurlu kabul edilip, mahkemece borçlu lehine asıl alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacaklının asıl alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkümiyetine karar verilmesi gerekeceği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğu, öte yandan, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme bulunmadığından, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine göre mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak yeniden bilirkişi incelemesi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece hükme esas alınan raporlarda, itiraza konu olan imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği ve imzanın aidiyeti konusunda kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı halde alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Somut olayda borçlular tarafından, borcun ödenmesi üzerine senetlerin yırtıldığının beyan edilmesi sebebiyle imzaya itiraz edildiği, senetlerin ödendiği iddia edilerek ödeme belgesi sunulduğu görülmekte olduğundan, mahkemece, borçluların ödeme iddiası incelenip, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, ödeme iddiası hiç değerlendirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda, mahkemece 06/11/2015 tarihli celsede, borçlu vekiline imza incelemesi için 500 TL gider avansının yatırılması hususunda iki haftalık kesin süre verildiğinin, aksi halde, bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun ihtaren bildirilmesine rağmen, avansın kesin süreden sonra 12/01/2016 tarihinde yatırıldığından bahisle mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın ... C. Başsavcılığının 2015/2730 Soruşturma dosyasından alınan bilirkişi raporuna dayanılarak imzaya itirazın reddine karar verildiği görülmekte olup bu durumda, İİK'nun 170/3. maddesi uyarınca, icra mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın imzaya itirazın reddine karar verilmiş olmasına rağmen, borçlu aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan 08.04.2015, 13.08.2015 ve 12.4.2016 tarihli raporlarda, itiraza konu olan imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğinin belirtildiği ve imzanın aidiyeti konusunda kesin bir görüş bildiriminde bulunulmadığı görülmüş olduğundan, itiraza konu imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı kesin olarak tespit edilemediği halde alacaklı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-