Takibe dayanak yapılan senette TTK.nun 776/1-f. maddesinde zorunlu kılınan düzenlenme yeri bulunmadığı gibi, senedi düzenleyen borçlunun adı ve soyadı yanında da herhangi bir idari birimin belirtilmediği anlaşıldığından, TTK'nun 776/1-f maddesinde öngörülen koşulun oluşmadığı sonucuna varılması gerekeceği- Borçlunun İİK.nun 170/a-son maddesi anlamında borcu kısmen veya tamamen kabulü de bulunmadığından, düzenlenme yeri belirtilmeyen takibe konu senedin kambiyo vasfının olmadığı, o halde, mahkemece, İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; ispat yükünün alacaklıda olduğu göz önünde bulundurularak, alacaklıya, borçlunun imza örneklerinin nerelerde bulunduğunu beyan etmesi (dosyada borçlunun 16/03/2016 tarihli itiraz dilekçesinde imza incelemesine esas olacak imza örneklerinin bulundukları resmi mercileri de bildirdiği dikkate alınarak) ve HMK'nun 324. maddesi uyarınca imza örneklerinin celbi konusunda delil avansını yatırması için kesin süre verilmesi, imza örnekleri, ilgili yerlerden getirtilerek,usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından borçlunun bildirmiş olduğu imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise, borçluya İİK’nun 68a/5. maddesi uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece, yasanın öngördüğü bu usule uyulmadan doğrudan borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek gelmediğinden ve gider avansı da yatırılmadığından bahisle istemin reddinin isabetsiz olduğu-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti, senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya ait olduğundan, alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması da talep edildiğine göre, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir kuruldan rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takiplerde, imzaya itirazın kabulü halinde İİK'nun 170/3. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, iptaline hükmolunması doğru olmadığı gibi, yargılamada kendisini vekille temsil ettiren borçlu vekili yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücreti yerine nisbi vekalet ücretine ve yine maktu karar harcı yerine nisbi karar harcına hükmedilmesinin yerinde olmadığı-
Her ne kadar imzaya itiraz sonucu İcra Hukuk Mahkemesi'nce borçlu lehine takibin durdurulması kararı verilmişse de, davalı alacaklının dayanak çekte ciranta konumunda olduğu görüldüğünden, alacaklının çekteki keşideci imzasının borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, bu sebeplerle davalı alacaklının temyize konu davanın açılmasına sebebiyet vermediği, eş anlatımla davada haklılık değerlendirmesinin davalı alacaklı lehine yapılması gerektiği-
Borçlunun başvurusu, imzaya ve borca itiraz niteliğinde olup, İİK. hükümleri uyarınca mahkemece mutlaka duruşma açılması ve itirazların duruşmalı olarak incelenmesi gerekeceği, dosya üzerinden karar verilemeyeceği, ayrıca borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekeceği-
Takip konusu çekteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti alacaklıya ait olup, alacaklı vekili tarafından, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması talep edildiğine ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nin, imza incelemesinde son merci olarak kabulü hususunda yasal bir düzenleme de bulunmadığına göre, mahkemece, bu konuda uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu çekte keşideci olarak “Ş.-K.Y. Adi Ortaklığı” ibaresi altında tek bir imzanın atılı olduğu, takip borçlusu K.Y.'nin süresi içerisinde icra mahkemesine verdiği dilekçede, bu imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğü, alacaklının ise bu hususu kabul edip imzanın adi ortaklardan Ş.Y.'a ait olduğunu beyan ettiği anlaşılmış olup, borçlunun temyiz dilekçesine ekli ..... 1. Noterliğince ........ tarih ve ..... yevmiye numaralı Adi Ortaklık Sözleşmesi'nin 6. maddesine göre, adi ortaklığı K.Y. ve Ş.Y.'ın müştereken imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındığından, adi ortaklardan Ş.Y.'ın atmış olduğu imza ile K.Y.' nin sorumluluğunun söz konusu olamayacağı-
Borçluların imzaya itirazlarının kabulü nedeniyle alacaklı aleyhine, asıl alacak yerine talep edilen toplam alacak üzerinden tazminat ve para cezasına hükmedilmiş olduğu görülmekle, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Mahkemece takibe dayanak bono üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü öğretim üyelerinden oluşan heyet tarafından düzenlenen 05.05.2016 tarihli raporda özetle davacının resmi kurumlardaki belge asıllarına göre iki ayrı imza örneğinin olduğu, 1997 tarihli resmi senedin altındaki imzanın gerçek olması halinde dava konusu senetler altındaki imzanın davacının eli ürünü olduğu, diğer kurumlardaki davacı imzalarının gerçek kabul edilmesi halinde dava konusu senetler altındaki imzanın davacının imzası ile benzerlik oluşturmadığının belirtildiği, borçlu vekilinin 18.05.2016 tarihli duruşmada yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini ileri sürerek rapora itiraz ettiğinin görüldüğü, mahkemece, bahsi geçen rapor hükme esas alınmak suretiyle itirazın reddine karar verilmiş ise de, alınan raporun kesin kanaat içermemesi nedeniyle hüküm kurmaya elverişli olmadığı açık olup, anılan rapora göre sonuca gidilemeyeceğinden, mahkemece, uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
TTK'nun 682/2. maddesinde belirtilen şekilde kısmi ciro yapılmış olmakla, yapılan bu ciro bâtıl olup, ciro silsilesinin kopuk olduğu, takip dayanağı bonoya ilişkin olarak lehtarlardan birinin cirosu bulunmadığına göre, takip alacaklısı yetkili hamil olarak değerlendirilemeyeceğinden, mahkemece, şikayetin kabul edilerek İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-