Bilirkişi raporu kesin kanaat içermediğinden bu rapora dayanılarak hüküm tesisinin doğru olmadığı, takip talebinde bulunan alacaklı bu talepte bulunmakla takip borçlusundan alacaklı olduğunu iddia ettiğine göre ispat yükü de alacaklıya ait olduğundan, mahkemece, bilirkişi masrafı alacaklıdan alınmak sureti ile yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Keşideci muris hakkında başlatılan icra takibi, muris hayatta iken başlayıp kesinleştiğine ve keşideci muris tarafından imza ve sahtecilik itirazı ileri sürülmediğine göre, sonradan mirasçıların, muris tarafından itiraz edilmeyen keşideci imzasına itiraz hakkının bulunmadığı- Mirasçı şikayetçilerin takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetleri incelerek bir karar verilmesi gerektiği-
Madde metninden de anlaşılacağı üzere, borçlu tarafından yapılan imzaya itirazın kabulü halinde, mahkemece 'takibin durdurulmasına' karar verilmesi gerektiği- Somut olayda, imzaya itiraz kabul edildiği halde, mahkemece 'takibin durdurulması' yerine 'iptaline' hükmedilmesinin isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda yalnız lehtarın ciro imzası yönünden imza incelemesi yapılmış, icra mahkemesine imzaya itiraz ile başvuran keşideci ... A.Ş. yönünden bir inceleme yapılmamıştır.- O halde mahkemece, bilirkişiden ek rapor alınarak, oluşacak sonuca göre keşideci ... A.Ş.'nin imzaya itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, hüküm kısmında hangi borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği belirtilmeden davacı hakkında açılan davanın kabulü yönünde hüküm tesisi de doğru görülmediği-
Somut olayda, borçlunun itirazı üzerine takip geçici olarak durdurulmadığından borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İmzaya itiraz edilerek icra takibinin durdurulması isteminde bulunulduğu, mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin iptaline karar verildiği, gerekçeli kararda ise; imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin durmasına karar verildiği, bu suretle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getiridiği, 10.4.1992 tarih ve 1991/7 E.-1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni olduğu-
Fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılamayacağı- 
Somut olayda takibe konu bononun, keşidecisinin H. Y., lehtarının ... A.Ş. olduğu senedin lehtar cirantanın beyaz cirosu ile alacaklı bankaya geçtiği bu hali ile alacaklının, takibe konu bonoyu imza itirazında bulunan borçludan devralmadığı anlaşıldığından, bu durumda alacaklının, bonoyu takibe koymada, ne surette kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğu kanıtlanmadan para cezası ve tazminat ile sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece yüze karşı verilen kısa kararda; "Davacının davasının açılmamış sayılmasına" karar verilmesine karşın, gerekçeli kararda “davacının yetki itirazının reddine, davacının borca, imzaya itiraz ve takibin iptali davasının açılmamış sayılmasına" karar verilerek kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiğinden, mahkemece yapılacak işin, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-
Takip dayanağı hamiline yazılı çek, ilk cirantanın cirosu ile icra takibini yapan alacaklıya intikal etmiş olup takip alacaklısının, imzanın borçluya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığından ve çeki takibe koymada ağır kusurlu ve kötüniyetli olduğu tespit edilemediğinden alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması, İİK'nun 170/son madde hükmüne aykırı olduğu gibi, ayrıca İİK.nun 170/3.maddesi gereğince imzaya itirazın kabulü halinde takibin durdurulması yerine iptaline karar verilmesinin de yerinde olmadığı-