Takip konusu borcun -örneğin; haciz sırasında- borçlu tarafından kabul edilmiş olması halinde, «borçlunun imza ihtarının -bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın- reddine» karar verilmesi gerekeceği—
Hazırlık aşamasında «takip konusu senedi tehdit sonucunda imzaladığını» belirtmiş olan borçlunun daha sonra icra takibi aşamasıda imza inkarında bulunulamayacağı, tehdit iddiası icra mahkemesinde tartışılamayacağından, mahkemece «imzaya yönelik itirazın reddine» karar verilmesi gerekeceği—
Adli Tıp Kurumunun, «imza incelemesi» konusunda son makam olmadığı (Adli Tıp Kurumunun raporlarına sırf bu nedenle üstünlük tanınamayacağı)—
«İmza itirazı»nda bulunduktan sonra, borçlunun duruşmaya gelmemesi halinde, «dosyanın işlemden kaldırılması» için, alacaklının da duruşmaya katılmaması veya duruşmaya katılıp açıkça «davayı takip etmeyeceğini» bildirmiş olması gerektiği—
İmza itirazında bulunmuş olan borçluya, icra dairesinin yetki çevresi içinde bulunuyorsa «ihtarlı davetiye» gönderilmesi, aksi halde «istinabe suretiyle –talimat yazılarak isticvabına» karar verilmesi gerekeceği—
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde -İİK. 170/III ve 68a/V uyarınca «duruşmada hazır bulunmaması halinde, başka bir husus araştırılmadan imza itirazının reddine karar verileceği» ihtarını içeren- duruşma davetiyesinin (ihtarlı davetiyenin, meşruhatlı davetiyenin) bizzat borçlunun -vekiline değil-kendisine (şirket temsilcisine) gönderilmesi gerekeceği; vekilin müvekkilini (borçluyu) duruşmada hazır bulundurma yükümlülüğünün bulunmadığı—
İcra mahkemesinin, bilirkişi incelemesi yaptırmadan da çıplak gözle yapacağı inceleme ile «inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu» kanısına vararak itirazın kabulüne» karar verebileceği, fakat «imzanın borçluya ait olmadığı» kanısına ancak bilirkişi incelemesi yaptırarak varabileceği—
İhtiyati haciz sırasında borç kabul edilse dahi, esas takibe geçildikten sonra, takip dayanağı belgeyi gören borçlunun imza inkarında bulunulabileceği–
Kesin nitelikte olmayan (kesin görüş belirtmeyen) bilirkişi raporuna göre karar verilemeyeceği ve yeniden -başka kişilerden oluşan- bilirkişilere inceleme yaptırılması gerekeceği—