Fazla çalışma ve tatil alacaklarından yapılacak indirimin “hakkaniyet indirimi” ya da “takdiri indirim “olarak nitelendirilmesi doğru olmayacaktır. İndirim, işçinin yılın belli dönemlerinde çalışmadığı karinesine dayalı olduğundan “karineye dayalı makul bir indirim” ifadesinin kullanılmasının daha doğru olacağı- Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma ile fazla çalışma olgusu yazılı belge ile değil tanık beyanları ile kanıtlandığından indirim yapılmasında bir yanlışlık olmadığı, ancak indirim oranının % 50 olarak belirlenmesinin Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması ile bağdaşmadığı gibi davacının hakkına ulaşmasına engel teşkil edecek nitelikte fazla olduğu-
Mülk sahibi ile alıcı arasında gayrimenkulün satışına aracılık yapıldığına dair komisyon sözleşmesi gereğince, davalı tarafından taşınmazın satış bedelinin % 3’ü oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin taahhüt edildiği; sözleşmenin tamamlanmasından sonra haksız olarak alımdan vazgeçmiş olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin % 3'ü oranında tellallık ücretinin davalı alıcı tarafından ödemesi gereken tellallık ücreti olup, davalının alıcı sıfatıyla sözleşme gereğince üstlendiği ücreti ödemekle yükümlü olduğu- Bunun dışında talep edilen % 3’ü oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğu- Davalı tacir olmadığından, TBK. mad. 182/son gereğince, hakimin fahiş gördüğü cezai şartları re'sen tenkis etmesi gerektiği ve ceza koşulunun fahiş olup olmadığının, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmesi ve hüküm altına alınan ceza miktarının, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmesi gerektiği- Davalının sözleşmenin tamamlanmasından sonra haksız olarak taşınmazı almaktan vazgeçmiş olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin % 3’ü oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin yanında geri kalan % 3’ü oranındaki cezai şarttan da indirim yapılarak davalının sorumlu tutulması gerektiği-
Hakim fahiş gördüğü cezaları re'sen tenkis etmesi gerektiği- Ceza koşulunun fahiş olup olmadığının; tarafların ekonomik durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı ölçü olarak alınarak tayin edilmesi ve hüküm altına alınacak ceza miktarının hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tesbit edilmesi gerektiği-
İhlal olmasına rağmen, davacının (sözleşmede öngörüldüğü gibi) ihtar yapmadığı anlaşıldığından, cezai şart talep hakkının doğmayacağı-
Borçlu şirketin defterlerinin incelenip hükmolunacak cezai şartın şirketin mahvına (yok olmasına) neden olacaksa makul oranda indirim yapılması gerektiği, kar mahrumiyeti cezai şart kapsamında olmadığından üzerinden tenkisat yapılmasının isabetsiz olduğu- Taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesi ve eki protokolde sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde kar mahrumiyeti isteyebileceğine dair bir hüküm bulunmayıp kar mahrumiyeti müspet zararlardan olup sözleşmede aksine hüküm bulunmaması halinde akdin feshinden sonra talep edilemeyeceği-
Kurum işleminin iptali davası-
İtirazın iptali davası-
Davalı ile 07.05.2013 tarihli sözleşme imzaladığını, sözleşme gereğince satışına aracılık ettiği taşınmazı davalıya gösterdiğini, davalının emlak komisyon ücretini ödemediğini, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının takibe ve borca itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, % 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinin karşılıklı edimleri içeren, iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olduğu ve taraflardan biri kendi edimini yerine getirmeden karşı taraftan edimini yerine getirmesini istenemeyeceği- Davacı arsa sahipleri edimlerini yerine getirmediklerinden davalı yükleniciden edimini yerine getirmesini isteyemeyeceklerinden gecikme cezası (kira tazminatı) isteme hakları bulunmayacağı- Davaya konu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün davacı arsa sahiplerine teslim edilmediği sabit olduğundan teslim edilmeyen dükkan ile ilgili olarak eksik iş bedelinin istenmesinin de mümkün olmadığı-
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında yapılan işbirliği sözleşmesinin geçerli olduğu davacının söz konusu sözleşmeye aykırı hareket ettiğine dair dosyaya hiçbir delilin sunulmadığı, dolayısıyla davalı şirketin işbirliği sözleşmesine aykırı hareket etmesi nedeniyle cezai şarttan sorumlu olduğu, işbirliği sözleşmesinde arsa sahiplerinin imzalarının bulunmaması nedeniyle, arsa sahiplerinin cezai şarttan sorumlu olduklarından bahsedilemeyeceği, gerekçesiyle arsa sahibi davalılar açısından reddine ve davacının söz konusu cezai şart nedeniyle inşaat ipoteği kurulması yönündeki talebin yerinde olmaması nedeniyle reddine, alacağın likit olmaması sebebiyle davacının inkâr tazminatı talebinin reddine karar verildiği-