1086 sayılı HUMK’nm 76 ve 6100 sayılı HMK’nın 33.maddesine göre hakim Türk Kanunlarını (hukukunu) kendiliğinden uygulayacağı ve bu halde maddi vakıaları ileri sürüp ispatlamak taraflara, hukuki vasıflandırma hakime ait olduğundan kararlaştırılanın sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK’nun 158/II.maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza koşulu değil, aynı Kanunun 106/II.maddesinde öngörülen ve uygulamada kira kaybı-kira tazminatı diye de adlandırılan gecikme tazminatı olması nedeniyle, ihtirâzi kayıt ileri sürülmeden eser teslim alınsa dahi zamanaşımı süresinde gecikme tazminatı istenebilmesi gerekeceği-
Taşınmaz süresinde tahliye edilmediği, mahkemece, kira sözleşmesinin 14.maddesi gereğince cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, ancak mahkemece Türk Borçlar Kanun'unun 182/son (B.K'un 16l/son maddesine) göre cezai şarttan indirim yapılıp yapılamayacağının tartışılmadığı,cezai şarttan bir indirim yapılmadığı anlaşıldığından, mahkemenin cezai şart miktarının fahiş olması karşısında inceleme yapılarak cezai şarttan tenkis yapılması gerekirken eksik inceleme ile cezai şart bedelinin tümünün tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taraflar arasında imzalan “tellallık sözleşmesi” uyarınca, davacı şirket tarafından davalı müşteriye gösterilecek dairenin satın alınması durumunda satın alma bedelinin (%3+KDV)’si oranında tellallık ücretinin alınacağı kararlaştırılmış olup, sözleşme uyarınca edimlerini yerine getiren davacının hak ettiği tellallık ücretinin (%3+KDV) oranı üzerinden belirlenmesinden sonra, sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalıya öngörülen (%3+KDV) oranı uygulanmak suretiyle bulunan cezai şart miktarından 818 s. BK’nun 161/son maddesinde düzenlenen indirim tatbik edilmek suretiyle davacının toplam alacağının belirlenmesi gerekeceği-
Tazminat davası- Kâr mahrumiyetinden 818 sayılı BK. 42 ve 44 maddelerine göre tenkis yapılamayacağı-
Kira sözleşmesinden kaynaklanan kira parası alacağının tahsili ve akde aykırılık nedeniyle tahliye istemi-
“Kiracı mecuru 31.12.2010 tarihinde tahliye etmezse tahliye tarihinden önceki aylık kira bedelinin 3 katı miktarında aylık ödemeyi kabul ve taahhüt eder” şeklindeki ilgili taahhütün cezai şart niteliğinde olup geçerli ve kiracıyı bağlayacağı, tahliye taahhüdündeki düzenleme gereğince cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmasa da, cezai şart miktarının fahiş olması karşısında tarafların ekonomik durumları, özel olarak borçlunun ödeme gücü, alacaklının, asıl borcun ifa edilmesi halinde elde edeceği yarar ile cezai şartın ödenmesinin sağlayacağı yarar arasındaki makul adil ölçü, sözleşmeye aykırı davranılması yüzünden alacaklının uğradığı zarar, borçlunun borcunu yerine getirmemek suretiyle sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı, ölçüt alınarak gerekirse bu konuda özel bilgisi olan bilirkişiden de yararlanılarak ve sonuçta hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun bir cezai şart miktarına hükmedilmesi gerektiği-
Davalının sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile aynı alanda faaliyet gösteren bir başka şirkette hiçbir görevde çalışamamasının bir rekabet etmeme koşulu değil, kelepçeleme sözleşmesi niteliğinde olduğu; davalının ekonomik özgürlüğünü bu şekilde kısıtlayan taraflar arasındaki sözleşme ile buna dayalı cezai şart koşulunun geçersiz olduğu ("çalışma hürriyeti" -Anayasa mad. 48-, TBK. mad. 26, 27, 176, 182, ve TMK. mad. 23), davalının davacı firmada çalışırken edindiği ticari sır niteliğindeki bilgileri ne şekilde kullandığı ve davacı şirketin bu yolla ne tür bir zarara uğradığı iddia ve ispat edilmeksizin, sadece davalının vakıf olduğu ticari sır niteliğindeki bilgilerden dolayı davacının zarar görebileceği varsayımına dayalı davanın kabul edilmesinin de isabetsiz olduğu-
Kira bedeli, cezai şart ve aidat bedellerinin tahsili için icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, her ne kadar TTK'nın 24. maddesi gereğince tacir sıfatını haiz borçlunun TBK’nun 182/son (BK161/3.) maddesinde yazılı cezai şartın indirilmesini mahkemeden isteyemez ise de hükmedilecek cezanın ekonomik yönden davalının mahvına sebep olması halinde cezadan indirim yapılabileceğinin uygulamada kabul edildiği, mahkemece hüküm altına alınan döviz alacağının Türk Lirasına çevrilirken fiili ödeme günündeki kur esas alınması gerekirken, takip tarihindeki kurun esas alınmasının doğru olmadığı, takibe konu kira bedeli ve cezai şart bedeli muayyen, belirgin ve likit olduğundan ve yargılamayı da gerektirmediğinden davacı yararına kabul edilen asıl alacak üzerinden icra inkar tazminatı verilmesi gerekirken icra inkar tazminatının reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Teslimi kabul edilmeyen belgeler yönünden davalı isticvap edilip, bu konudaki beyanı alınıp, tüpleri teslim alan kişilerin davalı çalışanı olup olmadığı belirleneceği- Davalı şirketin kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağının belirlenmesi gerektiği- Talep dışına çıkılarak davalı/karşı davacının cari hesap alacağının hüküm altına alınamayıp tarafların takas-mahsup taleplerinin değerlendirilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Cezai şart alacağının yasal faiziyle birlikte tahsili istemi-