“Hastane işletme ruhsatı”nın, bir ticari işletme olan özel hastaneden ayrı ve müstakil bir ekonomik değer sahip olduğu ve tek başına devrinin mümkün bulunduğu sonucuna –TC Sağlık Bakanlığı’nda alınacak cevaba göre- varılması halinde, icra mahkemesince, “hastane işletme ruhsatı üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik şikayetin reddine”, aksi halde ise “şikayetin kabulüne” karar verilmesi gerekeceği-
İİK’nun 82/I-12. maddesi gereğince borçlunun haczedilemeyecek olan evinin “haline münasip olup olmadığı”nın belirlenmesi için, evin, borçlunun haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması gerekeceği, buradaki “aile” teriminin geniş anlamda olup “borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan bakmakla yükümlü oldukları kişileri” kapsadığı- Borçlunun bulunduğu yerin daha mütevazi semtinde, ihtiyacı olan haline uygun bir evin değerinin bilirkişiden rapor alınarak saptanıp, haczedilen evin değerinin bu miktardan fazla olması halinde, evin satılmasına karar verilip, satış bedelinden kendisine mesken alması için gerekli miktarın borçluya bırakılıp, kalan tutarın alacaklıya ödenmesi gerekeceği-
Haciz tarihinde taşınmazın şikayetçi adına kayıtlı olduğunun anlaşılması halinde, taşınmaz maliki olan şikayetçinin şikayetinin kabulü ile taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu'nun 35/3 maddesinde aynen "Kurumun taşınır ve taşınmazları, bankalardaki mevduatları dahil her türlü hak ve alacakları haczedilemez, hakkında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun haciz ve iflas hükümleri uygulanmaz" hükmü bulunmakta olup anılan düzenleme kurumun mallarının haczedilemeyeceğine ilişkin olup hakkında takip yapılamayacağı anlamına gelmeyeceği-
5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanunu’nda haczedilmezliğe ilişkin bir hüküm bulunmadığından, bu kurumun bankadaki hesabında bulunan paraların haczedilebileceği-
Arsa üzerine yapılan binalar arza tabi olduğundan, hacze konu taşınmazlar haciz tarihi itibariyle arsa niteliğinde olup, borçlu adına kayıtlı bulunduğundan, borçlunun borcundan dolayı yapılan haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı- Haciz tarihinden sonra bu taşınmazın mahkemece kendi adına tescil edildiğini ileri süren 3. Kişinin, tescil kararına dayanarak, icra mahkemesinden “taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasını” isteyemeyeceği-