İİK. 363'de sınırlı sayıda sayılan işlemler dışında kalan işlemler hakkındaki kararlara karşı istinaf yolu açık olup Bölge Adliye Mahkemesince işin esası incelenerek karar verilmesi gerekeceği- Somut uyuşmazlıkta; şikayet konusu yapılan, satış talebinin vaki olmamış sayılmasına ve reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemi İİK’nın 363. maddesinde sayılan işlemlerden olmadığından, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin önceki içtihadından dönülmek suretiyle satış talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü işlemi hakkındaki ilk derece mahkemesi kararının konu itibariyle kesin olmadığı; işbu işlem hakkındaki karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği kanaatine varıldığı-
Yerleşik içtihatlara göre alacaklının somut olaya ilişkin haciz talepleri üzerine borçlunun bankadaki tüm hesaplarına haciz konulması gerekeceği- İcra müdürlüğünün ya da Bankanın hesapların haczedilebilir olup olmadığını araştırma ve değerlendirme gibi bir görevi bulunmadığı, zira bu hususun, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması halinde mahkemece yapılacak incelemede değerlendirilip, sağlıklı bir şekilde sonuca bağlanması gerekeceği- Ancak, haciz talebi dışında hesaptaki paraların nereye aktarıldığı gibi bilgilerin sorulmasının talep edilmesi ve icra müdürlüğünce bu hususta araştırma yapılması mümkün bulunmadığı-
Kiracılık sıfatına dayalı istihkak iddiasının geçerli olmadığı- Dava konusu haciz, davacı 3. Kişinin ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapılmakla birlikte anılan adres borçlunun da şube adresi olduğu, iki ayrı hacizde yapılan evrak araştırmasında; .. noter onaylı, borçlu ile davacı arasında düzenlenen işyeri açma ve ruhsat devir belgesi, belediye tarafından borçluya verilmiş işyeri açma ve ruhsat belgesi, borçlu ile davacı arasında tarihli kira sözleşmesi, borçluya ait duvarda asılı lpg otogaz istasyonu sorumlu müdür belgesi, makine mühendisleri odasının düzenlediği ıslak imzalı kayıt belgesi, borçlu şirkete kesilen sevk irsaliyesi, borçluya ait bir kaç adet açık kargo gönderisi, borçluya ait EPDK'nın bayilik lisansı ve lpg otogaz bayilik lisansının yönetim odasında asılı olduğu, borçluya düzenlenen servis raporu bulunması ve haciz anında beyanı alınan çalışanın borçlu firmada daha önce çalıştığını beyan etmesi, davacı 3.kişi şirketin, borcun doğum tarihinden sonra kurulması karşısında, davacı ile borçlu arasında mal kaçırmak amacıyla danışıklı işlemler yapıldığı ve muvazaanın varlığının kabulü gerektiği-
Taşınmaz haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olduğundan, icra müdürünün haciz işleminde usulsüzlük bulunmadığı- Daha sonra tapu iptali ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan 3. kişinin, haczin kaldırılması için, Hukuk Genel Kurulu'nun 13.06.2001 tarih ve 2001/12-461 Esas-2001/516 Karar sayılı kararında ve Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarında da belirtildiği üzere genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerekeceği- Bu nedenle icra müdürlüğünün bu hususa ilişkin haczin kaldırılması talebinin reddine yönelik gerekçesi yerinde ve yasaya uygun olup mahkemenin tapu iptali ve tescil kararı verildiğinden bahisle haczin kaldırılması gerektiğine ilişkin tespit ve gerekçesinde isabet bulunmadığı-
Kural olarak şikayet hakkının takibin taraflarına ait ise de takibe taraf olmayan üçüncü kişilerin de şikayet konusu ettikleri yolsuz işlemlerin iptalinde hukuken korunan yararları bulunmak koşuluyla, şikayet hakkına sahip oldukları- Şikayetin konusunu, icra ve iflas memurlarının idari nitelikteki işlemleri oluşturduğundan şikayetin medeni usul hukuku anlamında bir dava olmadığı-
Bütünleyici parça (mütemmim cüz) yerel âdetlere göre asıl şeyin (taşınmazın) temel unsuru olduğu ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmadığı için taşınmazdan ayrı (bağımsız) olarak da haczedilemeyeceği- Eklenti ise TMK'nın 686. maddesinin 2. fıkrasında "...asıl şey malikinin anlaşılabilen arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır..." şeklinde tanımlanmış olduğu- Asıl şey rehinli olmadıkça eklenti asıl şeyden bağımsız bir hukuki varlık olarak ayrı bir ayni hak konusu oluşturabileceği- Arsanın ipoteği "mütemmim cüz olan bu binaları da kapsar ise de fabrika, otel vs...nin içindeki menkuller" arsanın ve ipoteğinin kapsamında bulunmadığı- Arsa üzerinde ipotek olmadığı durumda, üzerindeki fabrika mütemmim cüz (bütünleyici parça) oluşturduğu- TMK 684/1 maddesine göre arsanın mülkiyeti kapsamında olduğu-
İİK'nın 82. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığının şart olduğu- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği- Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığının kabul edilmesi gerekeceği- Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- İİK’nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak İcra Müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerekeceği-
Şikayet olunanlara ait takip dosyalarında yapılan taşınır hacizleri sırasında, hacze konu eşyaların belirleyici nitelikleri ve değerleri gösterilmek suretiyle haczedildiklerine ilişkin tutanaklar tanzim edildiği ancak yediemin sıfatıyla borçluya yahut üçüncü bir kişiye bırakılmaları suretiyle muhafaza tedbirine başvurulduğuna dair kayıt bulunmadığı, şikayet olunanlar tarafından bedeli paylaşıma konu menkuller üzerine usulüne uygun şekilde konulmuş geçerli hacizler bulunmadığı gerekçesiyle şikayet kabulü ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği- Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı- Ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesinin, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı- Ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği-