İİK 89/3 uyarınca üçüncü kişinin, kendisine gönderilen 89/3 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi yirmi gün içinde icra dairesine vermesi halinde hakkındaki cebri icra işlemleri, bu dava sonucunda verilen kararın kesinleşmesine kadar duracağından, üçüncü kişinin 89/3 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin düzeltilmesini istemekte hukuki yararının mevcut olduğu-
Borçluya yapılan ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebliğ belgesinde, muhatabın işte olduğunu beyan eden komşunun isim ve soyadının yazılı olmaması nedeniyle tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği, o halde mahkemece şikayetin kabulü ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
K. takdirine itiraz hakkındaki kararın dosyaya ibraz edilmiş olması karşısında, takip dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olması, borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı gibi, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
Usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesinin gerekli olduğu-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının zorunlu olduğu, takip dosyasında borçlu, vekil ile temsil edilmekte olduğu halde, borçlu asile ödeme emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, borçlu asile gönderilen ödeme emrinin tebliği işlemi ile itiraz ve şikayetler yönünden yasal sürenin işlemeye başlamayacağı-
Borçlunun tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi yönündeki talebi aşılarak ödeme emrinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Bir takibin kesinleşmesinden önce mahkemeden alınan ihtiyati haciz kararıyla taşınmazlara haciz konulabileceği-
Her ne kadar doğru adrese tebligat çıkartılmış ise de, tebliğ şerhinde muhatabın adreste bulunmama sebebi usulünce araştırılıp tesbit edilmediği gibi, beyanda bulunanın imzasının alınmadığı ya da imzadan imtina ettiği hususunun tevsik edilmediği, bu hali ile ödeme emrinin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği’nin 30. maddesi hükümlerine aykırı olarak tebliğ edildiği ve dolayısıyla usulsüz olduğu-
Davalı taraf savunmalarında tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürse de tebligattan haberleri olmadığını ileri sürmediğinden Tebligat Kanununu mad. 32 de gözetilerek temerrüt ihtarnamesinin davalıya yöntemine uygun olarak tebliğ edildiğinin kabulü gerektiği-
Şikayete konu tebligatların muhatap şirket yetkilisinin orada bulunup bulunmadığı tespit edilmeden çalışanın imzasına tebliğ edildiği anlaşıldığından mahkemece şikayetin kabulü ile 1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebligattan haberdar olunduğu bildirilen tarih olarak düzeltilerek 2. ve 3. haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesi gerekeceği-