İcra dosyasında borçlunun belirttiği tarihten daha önce takibi öğrendiğini gösterir herhangi bir bilgi ve belge de bulunmadığından haricen öğrenme iddialarının da değerlendirme kapsamına alınamayacağı-
Her ne kadar vekil adı yazılmak suretiyle tebligat çıkarılmış ise de, adresin asile ait olması karşısında borçlu vekiline yapılmış bir tebligattan söz edilemeyeceği- Borçlu vekiline yapılan tebligata göre yapılan temyiz yasal 10 günlük sürede olup, süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Bir yıllık süre içinde haciz istendikten sonra, takibe devam edilmesi için takipsizlik nedeniyle işlemden kaldırılan dosyanın yenilenmesi durumunda “yenileme harcı” alınmayacağı- "İcra dosyası işlemden kaldırılmış olmasına rağmen, icra müdürlüğünce harç alınmaksızın dosyanın yenilenmesine karar verilmesinin usule uygun olmadığından bahisle ihalenin feshine" karar verilmişse de, bu hususun ihalenin feshi nedenleri arasında bulunmadığı-
Hükmi şahıslara yapılacak tebligatın öncelikle hükmi şahsın yetkilisine yapılması,yetkili şahsın bulunmaması veya evrakı alacak durumda olmaması durumunda ise memur veya müstahdemlerine yapılması gerektiği-
Vekil ile takip edilen işlerde –Teb. K. 11, Avukatlık K. 41, HUMK. 62-68 (şimdi; HMK. 73-83) gereğince- tebligatın (satış ilanının, duruşma gününün, ilamın, ödeme emrinin vs.) vekile yapılması gerekeceği- Borçlu vekili satışın durdurulmasını istemiş ve yine satış sırasında hazır bulunmuş ise de, satış ilanı borçlu vekiline tebliğe çıkarılmadığından ve usulsüz de olsa her hangi bir tebliğ işlemi bulunmadığından, Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı, şikayetçi borçlunun ihale tarihinden önce satışı öğrenmiş olmasının, İİK.nun 127. maddesinde öngörülen satış ilanı tebliği koşulunun gerçekleştiği sonucunu doğurmayacağı-
Şikayet tarihi itibariyle şirket yetkilisi olmadığı belirgin olan şikayetçinin, işlemin iptalini istemesinde aktif husumet ehliyeti bulunmadığı, mahkemece husumet sebebiyle şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği; Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebliğ işleminin usulüne aykırı olarak yapılmış olması halinde bu durumun düzeltilmesi için başvuru hakkı tebliğ yapılan muhataba ait olduğu, tebliğ yapılan muhatap tasfiye memuru değil, borçlu Tasfiye Halindeki şirket olması sebebiyle söz konusu tebliğ işleminin iptalinin de bu şirketin (tasfiye halinde olduğu da gözetilerek) yasal yetkilisi tarafından istenmesi gerekeceği-
Alacaklı vekili adına tebliğ evrakını alanın çalışanı olmadığı ispat edildiğinden, tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve bu durumda, alacaklı vekilinin bildirdiği tarihin onama ilamının tebliğ tarihi kabulü ile bu tarihe göre süresinde olan karar düzeltme itirazlarının incelenmesi gerektiği- Taşınmaz hacizlerinin tapuya şerh verilmek suretiyle tamamlanacağı, taşınırlarda olduğu gibi “fiili haciz” yapılması gerekmeyeceği- Hacizden sonra tapuda meydana gelen değişikliklerin, bu değişiklik ilama dayansa bile, ilamda “haczin kaldırılması” yönünde açık bir hüküm bulunmadığı sürece haciz koymuş olan alacaklının durumunu etkilemeyeceği-
Mahkemece ‘ödeme emir tebliğ işleminin usulsüzlüğüne karar verilmesi halinde Tebligat Kanununun 38. maddesi gereğince ‘borçlunun usulsüz tebliği öğrendiği tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine’ karar vermekle yetinilmesi gerekeceği ayrıca ‘tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle ödeme emrinin iptaline’ karar verilemeyeceği–
İmza itirazının borçlu tarafından, ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren (ya da ödeme emrinin tebliğini beklemeden) 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması gerekeceği-
Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olmasının, ‘tebligatın usulsüzlüğüne’ ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–