"İşverence yapılan feshin geçersizliğine, davacının davalıdaki işine iadesine, davacının yasal sürede başvurmasına rağmen süresi içinde işe başlatılmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının 4 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine, davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline” şeklindeki kararın bu haliyle likit bir alacağın tahsiline dair eda hükmünü içermediği, aynı ilamda yer verilen yargılama gideri ile vekalet ücreti dışındaki hüküm bölümünün eda hükmü taşımadığı ve ilamda yer almayan noter ihtar ücretinin ilamlı takip konusu yapılamayacağından, yargılama gideri ve vekalet ücreti ile bu alacakların faizi dışındaki alacaklar yönünden takibin iptali gerekeceği-
İşe iadeye ilişkin "tazminat miktarının 4 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine ilişkin kararın likit bir alacağın tahsiline dair eda hükmünü içermediği- Aynı ilamda yer verilen yargılama gideri ile vekalet ücreti dışındaki hüküm bölümünün eda hükmü taşımadığı ve ilamda yer almayan noter ihtar ücretinin ilamlı takip konusu yapılamayacağı- Yargılama gideri ve vekalet ücreti ile bu alacakların faizi dışındaki alacaklar yönünden takibin iptali gerekeceği-
Adres yetersizliği nedeniyle iade edilen ödeme emri tebliğ zarfında yazılı adreste numara mevcut olmadığı halde, ticaret odasının bildirdiği adreste numaranın bulunduğu anlaşıldığından, öncelikle bildirilen sicil adresine ödeme emrinin gönderilmesi, evrakın tebliğ edilmeksizin iadesi halinde ancak, Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebligat yapılması gerektiği- İlk tebligatın adres yetersizliği nedeniyle iade edilmesi üzerine, ticaret sicili adresine doğrudan 35/4.madde gereğince tebligat çıkarılması halinde, yapılan tebliğ işleminin usulsüz olacağı- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise tebligatın geçerli sayılacağı ve bu durumda, şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksinin ise karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
Ödeme emri tebligatının üzerine menıis adresi şerhi verilerek çıkarıldığı, dağıtıcı tarafından, mazbataya muhtarın imzasının alınmadığı, dağıtıcının isminin ve soyisminin yazılmadığı, şikayet konusu yapılan tebligatın TK.'nun 10/2.'ncı maddesi göz ardı edilerek borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartlan oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2. maddesine göre çıkartıldığı ve bu tebligatın usule aykırı bir tebligat olduğu bu nedenle mahkemece TK.'nun 32. maddesi gereğince tebliğ tarihinin borçlunun öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarih olarak düzeltilmesi gerektiği- Takip talebinde borçlu ve alacaklı olarak gösterilen kimselerin o takipte gerçekten alacaklı ve borçlu sıfatına haiz olması gerekeceği-
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya kendisine tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği, İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayılacağı-
Satış ilanı borçlu vekiline tebliğe hiç çıkarılmadığından ve usulsüz de olsa her hangi bir tebliğ işlemi bulunmadığından, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanamayacağı, yani, şikayetçi borçlunun ihale tarihinden önce satışı öğrenmiş olmasının, İİK.nun 127. maddesinde öngörülen satış ilanının tebliği koşulunun gerçekleştiği sonucunu doğurmayacağı, bu hususun başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Şikayet konusu yapılan ödeme emri tebligatının TK.'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek, borçluya önceden hiçbir tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan doğrudan doğruya TK.'nun 21/2 maddesine göre  çıkartıldığı ve bu tebligatın usule aykırı bir tebligat olduğu- Usule aykırı tebliğin hükmü ise 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32.maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53.maddesinde düzenlendiği; tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı aylık hak düşürücü süre içinde itirazın kaldırılmasını istemesi gerekeceği, aksi halde bir daha aynı alacaklı için ilamsız takip talebinde bulunamayacağı (İİK. mad. 167/I, 68/I)- İcra mahkemesinin altı aylık sürenin geçip geçmediğini kendiliğinden gözetmek zorunda olduğu, ancak borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmeden, anılan hak düşürücü sürenin başlamayacağı-
Tebligatın yasaya uygun olup olmadığının takdir ve tesbitinin, icra memuruna ait bir görev olmadığı-