Genel haciz yolu ile başlatılan bir takipte yetki itirazı da dahil olmak üzere her türlü itirazın İİK'nun 62. maddesi uyarınca icra dairesine bildirilmesinin zorunlu olduğu, borçlunun icra dairesi yerine Mahkeme'ye başvurusunun sonuç doğurmayacağı- Borçlu şirkete yapılan tebligat, Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddelerine aykırı olarak tebligatı almaya yetkili olan şirket temsilcisinin nerede olduğu tespit edilmeden, çalışan olduğu belirtilen personele yapıldığından, yapılan bu tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Usulsüz tebligat halinde, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- Mahkemece, İİK. nun 16. ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddeleri uyarınca tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, İİK.nun 62. maddesine aykırı olarak ve talepte aşılmak suretiyle icra dairesinin yetkisizliği yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Şirketin fesih ve tasfiyesine ve tasfiye memuru atanmasına karar verilmesinden sonra, borçlu şirketin, tasfiye memurları tarafından temsil edilmesi gerektiğinden, tasfiye memuru yerine kayyım tarafından borçlu şirket temsilcisi sıfatı ile şikayette bulunulmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu- Borçlu şirket adına ve şirket adresine tebliğ edilip usulsüzlüğü öne sürülen ödeme emri tebliğ tarihinden önce mahkeme dosyası üzerinden borçlu şirketi temsilen kayyım tayin edilip edilmediği, şirketin kayyımla temsil edilip edilmediği araştırılması ve araştırma sonucunda, tebligat tarihinde, borçlu şirketin kayyımla temsil edildiğinin belirlenmesi halinde, kayyım tayin edilen tarihten sonrası için borçlu şirkete ilişkin tebligatların, şirket kayyımına yapılması gerekeceğinden, bizatihi şirket adına ve adresine tebligat yapılmasının yok hükmünde olacağı-
Borçlu şirkete çıkartılan örnek 7 ödeme emri tebligatının .... adresinde “Evrak memuru imzasına tebliğ yapıldığı A.E.M.” açıklaması ile 04.12.2014 tarihinde tebliğ edildiği bu şekilde yapılan ödeme emri tebligatının, Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 21. maddesinde belirtildiği şekilde evrakı almaya yetkili bir kişinin olup olmadığı araştırılmaksızın ve yetkili kişi yok ise bu husus tebliğ evrakına şerh edilmeksizin gerçekleştirildiğinden usulsüz olduğu-
Borçlunun bilinen en son adresine çıkartılarak tebliğ edilemeden iade edilen bir tebligat bulunmadığı gibi, icra müdürlüğünce tebliğ mazbatasına tebligatın T.K'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi hususunda bir kaydın düşülmüş de olmadığı, bu durumda yapılan tebligat usulsüz olmakla süresinde ileri sürülen şikayetin kabulü ile T.K.'nun 32. maddesi gereğince bildirilen ıttıla tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesi gerekirken yazılı şakilde şikayetin reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Tebliğ evrakında muhatabın işe gittiğini beyan eden komşunun adı ve soyadı ile imzası veya imzadan kaçınmış ise bu husus şerh edilmiş olmadığı gibi, muhataba bildirmek üzere haber bırakılan komşunun adı, soyadı ve imzası ile imzadan kaçınmış ise bu husus da açıkça yazılı olmadığından sözkonusu tebliğ işlemi yukarıda açıklanan yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olup usulsüz olduğu- Mahkemece, Tebligat Kanununun 32. maddesi uyarınca muhatabın beyan ettiği ittıla tarihinin tebligat tarihi olarak kabulü ile tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi ve bu doğrultuda şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği-
Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice; "Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından anılan şekilde şerh verilmeden, salt "mernis adresi" ibaresine dayanılarak, dağıtıcı tarafından 21/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamayacağı-
Borçlu şirket adına çıkartılan ödeme emrinin, şirket temsilcisinin bulunmadığı veya evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu hususu belirtilmeksizin "site yöneticisi" imzasına tebliğ edilmesinin Teb. K. 12. 13 ve Yönetmeliğin 21. maddesine aykırı olduğu, bu durumda öğrenme tarihinin Teb. K.'nun 32. maddesine göre bildirilen tarih olarak düzeltilmesi, borca ve imzaya itirazların esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olması halinde, zarar unsurunun gerçekleşmemiş olacağı ve İİK. mad. 134/8. maddesi gereğince şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı olmadığından, mahkemece istemin bu nedenle reddi gerekeceği- Satış ilanı tebliğ işlemi usulsüz olsa bile, satışın durdurulmasını talep eden şikayetçinin en geçbu tarihte ihaleden haberdar olduğunun kabul edileceği, şikayetçinin ihale tarihinden makul bir süre önce ihaleyi öğrenmiş olması, İİK. mad. 128/a gereğince yapılmış bir kıymet takdiri itirazının bulunmaması, şikayetçinin ihaleye katılıp pey sürmüş olması ve ihale bedeli dikkate alındığında, ihalenin sağlıklı koşullarda yapıldığı anlaşılmış olmakla ihalenin feshi isteminin reddi gerekeceği, İİK. mad. 134/8 uyarınca şikayetçinin menfaatinin muhtel olmaması nedeniyle ihalenin feshi isteminin reddi halinde işin esasına girilmemiş olacağından aynı maddenin 2. fıkrasında öngörülen para cezasının tatbik edilmeyeceği-
Borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa bile alacaklının takibi ve uyuşmazlığı sürdürme iradesinin bulunması halinde itiraz hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği- Borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından Tebligat Kanunu’nun 32.maddesinin uygulanma imkanının bulunmadığı-
Tebligat evrağında sadece adresin başında “mernis adresi” ibaresinin yazılı olduğu, bu şerh dışında tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Teb.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat” verilmediği durumda yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihin tebliğ tarihi kabul edileceği-