İcra Mahkemesine yapılan başvuruda borçlu asile yapılan usulsüz tebligata ilişkin şikayetin yanısıra esasa ilişkin itirazlarda da bulunulduğundan, işin esasına girilip karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun şikayeti, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet niteliğinde olup, İİK. mad. 16/1 gereğince; şikayetin bu işlemin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması gerektiği-
Usulsüz yapılan her tebliğin mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacağı- “Tebliğ işleminin usulsüzlüğü” iddiasının yasal dayanağının İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten 7 gün içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-
Tebliğ memurunun araştırma yaptığı daimi çalışanın adını tespit etmesi, en azından belirlenebilir şekilde ifade etmesi gerektiği- Tebliğ işlemi usulsüz olmakla birlikte, alacaklı tarafından temyiz dilekçesi ekinde dosyaya sunulan “Protokoldür” başlıklı, hisse devrine ilişkin, borçlunun da isim ve imzasını taşıyan belge suretinde, inceleme konusu takip dosyası belirtilmek suretiyle söz konusu takipteki borçlardan şikayetçinin sorumlu olduğu yazılmış olup, bu belge uyarınca borçlunun usulsüz tebliğ işlemini ve takibi, beyan ettiği tarihten daha evvel öğrendiği ileri sürüldüğünden, mahkemece, bu belge değerlendirilerek ve buna karşı borçlunun diyecekleri sorularak bir karar verilmesi gerektiği-
Bononun geçerli olması için “düzenlenme yeri”nin yazılı olması gerektiği; düzenlenme yeri gösterilmeyen bir bononun düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı, bu yerin bir “idari birim” adı olarak (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması gerekli ve yeterli olup “adres” gösterilmesinin zorunlu olmadığı-
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağının İİK. mad. 16 olduğu, bu yöndeki şikayetin aynı maddenin birinci fıkrası uyarınca “usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren” 7 günlük süre içinde yapılması gerekeceği; öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından;şikayetçi borçlunun ‘bildirdiği tarihin esas olduğu’, bu tarihin aksinin ancak karşı tarafça yazılı belge ile ispat edilebileceği; beyan edilen öğrenme tarihinin aksinin tanıkla ispat edilemeyeceği-
Ittıla tarihinin, şikayet dilekçesinde yer alan tarihten sonraya ait bir tarih olduğu düşünülemeyeceğine göre, borçlunun usulsüz tebligatı öğrenme tarihinin şikayet dilekçesi tarihi olduğu kabul edilerek, mahkemece Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca 89/1 haciz ihbarnamesinin tebligat tarihinin bu tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu tebligattan haberdar olduğu tarihi bildirdiği halde, İİK. mad. 16/1 'de öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra icra mahkemesine yaptığı başvuru süresinde olmadığından, istemin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği- Gecikmiş itiraz deyiminin dilekçede kullanması, HMK. mad. 33 uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olduğundan sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu-
Tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından Teb. K. mad. 21/2 uyarınca tebliğ işlemi yapılamayacağı-Teb.K. mad. 32 uyarınca, satış ilanı tebliğ tarihi öğrenme tarihi kabul edileceğinden, yapılan icra emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayet İİK. mad. 16/1 uyarınca öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra olduğundan, mahkemece şikayetin süre yönünden reddi gerektiği-
Tebliğin usulsüz olduğuna karar verildiğinde, tebliğ tarihinin borçlunun öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarih olarak düzeltilmesi gerektiği- Borçlunun “il dışında olduğu” tespiti yapılmış olup, muhatabın tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceği belirlenmediğinden Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesine göre tebliğin usulsüz olduğu-