Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin feshi nedeniyle gelir kaydedilen teminatın güncellenmesi neticesinde ortaya çıkan fark alacağın tahsili istemine ilişkindir... Davacı idarece sözleşmenin feshine dayanak tutulan yasal düzenleme 13.02.2020 tarihli ve 31038 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 14.11.2019 tarihli ve 2018/90 E., 2019/85 K. sayılı kararı ile iptal edilmesine göre verilen iptal kararının henüz kesinleşmemiş eldeki davada uygulanması gerekmektedir.
Maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirme yapmanın ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemenin ise hakime ait olduğu- Yargılamanın, 3402 sayılı 22/a uygulamasından kaynaklanan davalara özgü yargılama esaslarına göre gerçekleştirilip, tescil harici bırakılan yerle ilgili tescile ve dava konusu olmayan 163 ada 2 parselin sicilden terkini ile mera vasfıyla özel siciline tesciline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı-
Kefalet sözleşmesinin geçersizliği nedeniyle dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istemine ilişkin olup davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Davacının prim teşvik indiriminden yararlanma hakkının tespiti ile prim tahsilatında hazine tarafından karşılanması gereken tutarın iadesi istemi- Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı- Mahkemece, Ek 17. maddenin gelmesi ve 4. fıkrasındaki hükmün iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanakların irdelenmesi ile beraber, teşvik hükümlerinden faydalandırılma ve faydalandırılma sonrasında fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından, ek 17. maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, davalı Kurumun da bu madde kapsamında resen veya başvuru üzerine işlem yapıp yapmadığı hususu ile teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Çekişmeli taşınmazların kadastro öncesinde mera olarak sınırlandırılmış olması nedenine dayalı Hazine tarafından açılan tapu iptali ile tescil isteği-
Erkeğin evin kilidini değiştirme, kadını eve almama eylemleri nedeniyle kusurlu olduğu ve erkeğe bu kusurların da yüklenilmesi gerektiği- Boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru görülmediği-
Katılma yoluyla istinaf talebi asıl istinaf talebine sıkı sıkıya bağlı olup somut olayda karşılıklı boşanma davaları bulunduğu göz önüne alındığında hükmün davalı-karşı davacı kadın tarafından sadece "Kusur belirlemesine" yönelik istinafı halinde dahi erkeğin yoksulluk nafakası yönünden katılma yoluyla istinaf talebinin esastan incelenmesi gerektiği-
Mahkemece, öncelikle davacı vekiline, dava dilekçesi açıklattırılmak suretiyle talebin özü belirlenmeli, komşu taşınmaz üzerinde bulunan ve tapuda dava dışı ... ye ait olduğu yönünde şerh verilen muhdesata ilişkin bir talebinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalı, bu yönde bir talebin varlığı halinde şerh sahibinin davada taraf olarak yer alması gerektiği  gözetilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerektiği ve mahkemece davacının 1266 ada 24 parsel sayılı taşınmazın edinilmesine çalışarak elde ettiği gelirle katkısı olduğu kabul edilerek işbu taşınmaz yönünden katkı payı alacağına karar verilmesi hatalı olmuş ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre taşınmazın evlilik birliği içinde 24.03.1994 tarihinde erkek adına satın alındığı, kadının taşınmaz satın alındıktan sonra 07.07.1994 tarihinde çalışmaya başladığı anlaşıldığı için mahkemece,kadının taşınmaz alındığı tarihte katkısını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar vermesi hatalı olup bozmayı gerektirdiği-
Tedavi edilemeyecek aşamada hasta olduğunu öğrenen murisin eşinin baskısıyla taşınmazını tek erkek evladı olan davalıya devrettiği, devre ilişkin resmî işlemlerin murisin hastalığı nedeniyle evinde gerçekleştirildiği, taşınmazın bedelini ödediğini savunan davalının devir tarihi itibariyle henüz on dokuz yaşında olduğu, torna işi ile iştigal ettiği tanık beyanlarından anlaşılsa da satım bedelini ödeyebilecek maddi imkâna sahip olmadığı, savunmada bahsi geçen taksim sözleşmesinin uygulanmadığı gözetildiğinde, "işlemin muvazaalı olduğu" kanıtladığından, devir tarihi ve murisin ölüm tarihi üzerinden 40 yılı sonra açılan muris muvazaasına ilişkin davanın kabulü gerektiği- "Miras bırakanın mirasçılara bıraktığı başka taşınmazlarının da bulunduğu, taşınmazların miras taksim sözleşmesine konu edildiği, miras bırakanın bir çocuğunu diğer çocuğuna tercih etmesi için bir nedeninin bulunmadığı, muvazaa iddiasının kanıtlayamadığı, tenkis yönünden değerlendirme yapılması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-