Mahkemece, davacı 3.kişinin talebinin “şikayet” olarak incelendiği ve bu hali ile karara bağlandığı, oysaki HMK'nun 33. maddesindeki ilke ışığında, dava dilekçesindeki anlatımdan ve talep sonucundan, uyuşmazlığın, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak ileri sürdüğü “istihkak iddiasına” ilişkin olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda mahkemece yapılacak işin, borçlu da davaya dahil edilerek takip miktarı veya mahcuzun değerinden hangisi az ise, o değer üzerinden nispi harç alınarak ve bu şekilde noksan harç tamamlattırılarak tarafların tüm delilleri toplanarak, çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacının alacak davası lehine kesinleştiğinden, TBK 19 gereğince değerlendirilmesi yapılarak karar verilmesi gerekirken, muvazaa nedenine dayalı açılan iptal davasının İİK mad. 277 vd. gereğince görülerek reddinin hatalı olduğu-
Şikayetçi vergi dairesine ait haciz şerhi ile birlikte başkaca hacizlerin bulunduğu aracın üçüncü kişiye ihale edildiği, ihalenin kesinleştiği ve satış bedelinin, araç üzerindeki rehin ve haciz alacaklarının tamamını karşılamadığı görüldüğünden, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmasına karar verilip, kesinleşecek sıra cetvelinin sonucuna göre işlem tesisi gerekirken, doğrudan paranın takip alacaklısına ödenmesinin yasal olmadığı- Şikayetçinin iddiaları; sıra cetveli yapılmasından sonra, sıra cetveline itiraz edilmesi halinde inceleneceğinden, HMK. mad. 33 şikayetçinin icra mahkemesine başvurusunun, icra müdürlüğünün sıra cetveli yapılmadan ödeme yapılması işlemine yönelik şikayet olarak kabulü ile, birden fazla alacaklı bulunduğu ve ihale bedelinin tüm alacakları karşılamadığı gözetilerek, İİK. mad. 140 gereğince, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesi gerektiği-
İş sözleşmesinin başlığında ve içeriğinde belirli süreli olduğunun yazılmış olmasının sözleşmeyi belirli süreli hale getirmeyeceği, yapılması kararlaştırılan işin niteliğinin önemli olduğu, sözleşme ile işçinin yapması kararlaştırılan iş süreklilik arz ediyor ise, iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun kabulü gerekeceği- Taraflar arasındaki iş ilişkisi objektif koşullara bağlı bulunmadığından sözleşmenin başlangıçtan itibaren belirsiz süreli sayılması gerektiği ve belirsiz süreli iş sözleşmesinde ise bakiye süre ücretinin gerçekleşmeyeceği-
Katkı payı alacağının, tarafın katkı oranı tespit edildikten sonra tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle hesaplanacağı- Araç eşler arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olduğu tarihte davalı adına satın alınmış olup, araç yönünden katkı payı alacağı hesaplanırken katkı oranı olarak kabul edilen %50 ile aracın dava tarihindeki değerin çarpılması neticesinde katkı payı alacağına hükmedilmesi gerekirken bilirkişi raporunda yapılan hesap hatası hükme esas alınarak daha fazlaya hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Taşınmazların davalı eşin ortağı bulunduğu şirket adına tapuda kayıtlı olduğu, davalıya ait olmadıkları anlaşılmakla, davacı lehine evlilik birliği içinde davalı eşin ortak olduğu şirket yönünden katılma alacağı hesaplanmış iken mükerrer tahsile neden olacak şekilde davalı adına kayıtlı olmayıp şirkete ait taşınmazlar yönünden alacağa hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Maddi olayları ileri sürmenin taraflara, hukuki nitelendirme yapmanın ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemenin hakime ait olduğu-
Taşınmazın arsasının taraflar evlenmeden önce 3. kişiden satın alınarak davalı eş adına tescil edildiği, satın alındığı tarih itibari ile taşınmazın arsasının davalının kişisel malı olduğu anlaşıldığından, taşınmazın arsası mal rejiminin tasfiyesine konu edilemeyeceği-
Dava dilekçesini bir bütün olarak değerlendirerek, davayı nitelendirmek ve uygulanacak kanun maddesini belirlemek görevinin hakime ait olduğu (HMK. mad. 33)- Uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, hakimin taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve tarafların delil gösterilmesini isteyebileceği (HMK . mad. 31)-  Dava dilekçesinde, "davalı eşin yükümlülüklerini yerine getirmediği" iddiası ile "tedbir nafakası" isteminde bulunan davacının duruşmada "davalı eşinin başka bir kadınla yaşadığını ve bu nedenle nafaka istediğini" açıklaması iddianın genişletilmesi kapsamında bulunduğu ve davalının açık muvafakati olmadığından tedbir nafakası istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- 
Borçluya herhangi bir ödeme emri tebliğ edilmediğinden, takibin kesinleşmediği ve bu durumda, başvurunun bu haliyle İİK. mad. 168/5, 169 kapsamında takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olarak kabulü gerektiği- Borçlunun başvurusunu, İİK'nun 71. maddesine dayandırmasının da bu sonucu değiştirmeyeceği (HMK. mad. 33)- Borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş ise de, alacaklının uyuşmazlığı sürdürme iradesinin mevcut olması nedeniyle borçlunun itiraz hakkının doğduğu ve itirazının süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
İhalenin kesinleştiği ve satış bedelinin taşınmaz üzerindeki ipotek ve haciz alacaklarının tamamını karşılamadığı görüldüğünden, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmasına karar verilip kesinleşecek sıra cetvelinin sonucuna göre işlem tesisi gerekirken, paranın doğrudan ipotek alacaklısının dosyasına gönderilmesinin hatalı olduğu- yasal değildir. Şikayetçinin iddiaları, sıra cetveli yapılmasından sonra, sıra cetveline itiraz edilmesi halinde inceleneceğinden, mahkemece, birden fazla alacaklı bulunması ve ihale bedelinin tüm alacakları karşılamaması nedeniyle, İİK. mad. 140. maddesi gereğince, icra müdürlüğünce sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesi gerektiği-