Dava dilekçesinde şikayetten söz edilmesinin, HMK'nun 33. maddesi uyarınca "hukuki tavsif hakime aittir" kuralını değiştirmeyeceği-
Şikayetçi 3. kişinin icra müdürlüğüne başvurusu haciz konulan emekli maaşının kendisine ait olduğu iddiasına dayalı olup, HMK.'nun 33. maddesi gereğince, başvurunun hukuki tavsifi hakime ait olup, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle başvurunun istihkak davası niteliğinde olduğu-
İİK'nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunların İcra Müdürlüğü'nce sıraya konacağı ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemeyeceği, bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine davacının çalıştığı kurum tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği- Davanın muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü gerektiği-
Muvazaaya dayalı iptal davasının kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Davacı vekilinin, eldeki davayı davalı aleyhine açılan boşanma davası sonucu hükmedilmesi muhtemel tazminat alacağının tahsiline yönelik açtığı, tedbir nafakasına ilişkin takip dosyasına konu borç ödenmiş olduğu, aile mahkemesinin kesinleşmiş ilamı ile davacı lehine tazminat ile müşterek çocuklar için iştirak nafakasına hükmedildiği ve takip dosyası ile ilamın takibe konduğu ve takibin derdest olduğu anlaşıldığından, eldeki davanın bu takip dosyasındaki alacağın tahsiline yönelik olarak açıldığı kabul edilerek, delillerin TBK'nun 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tedbir nafakasına ilişkin borcun ödendiği gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğu-
Kısmi alacak için açılan davada müddeabihin ıslah ile artırılan kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği, alacağın tümü için dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine hükmedilemeyeceği-
Davalı iş sahibinin, kendisinden talepte bulunulduğu tarihte, dava dışı ancak sözleşmenin tarafı yükleniciye henüz ödememiş olduğu olduğu borç var ise bu borcu yükleniciye ödemeyerek öncelikle taşeron alacağına ödemesi gerektiği- Kendisine başvurulduğu tarihten sonra yükleniciye ödeme yapmış ise bu ibra yasağına aykırı ve kötü ödeme olup, kötü ödemede bulunanın sonucuna katlanmak zorunda olduğu- Davacının kesin teminatın iadesi ve hak edişlerin ödemesinden önce davalı iş sahibine müracaatı olup olmadığının belirlenmesi ve o tarihte varsa isteyebileceği alacak miktarı ibraz edilen delillere göre hesaplatılıp varsa sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği-
Hükümde "B.ye ... TL'nin davacıya iadesine"  yerine " ... davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına"  yazılmasın halinde, mahkemece yapılacak olan düzeltmenin "hükmün tashihi" niteliğinde olduğu- HMK. mad 33 uyarınca, mahkemece istemin reddi yerine hükmün tashihine karar verilmesi gerektiği-
Ölüm nedeniyle sona ermiş evlilikte ölen eşin mirasçısı tarafından açılmış mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkin davanın aile mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Artık değere katılma alacağı ve katkı payı alacağı isteğine ilişkin davada tarafların sulh oldukları görüldüğünden, sulh yapılan konular hakkında Mahkemece hüküm kurulması gerekirken dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Elbirliği ( iştirak ) halinde mülkiyete, tbir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği-