Davacının 29/05/2008 tarihli protokole dayandığı, taraflarca anılan protokolün içeriğine ve imzalara herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmakla protokolün taraflar arasındaki inançlı işlemin yazılı delili olduğu açık olıp, protokolün inançlı işlemin yazılı delili olması nedeniyle resmi şekilde yapılması şart olmadığı gibi, devirden önce ya da sonra yapılmasının da bir önemi bulunmayıp taraflar arasındaki inançlı işlemin yazılı delili olan 29/05/2008 tarihli protokolün değerlendirilerek, kayıt maliki....’nın iyi niyetli olup olmadığının saptanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği
Ayırt etme gücününün tespiti için en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını gerektiği- Mirasbırakanın vekâlet işlem tarihi ve satış gününde tasarruf ehliyetinin bulunmadığının (ehliyetsizliğinin) saptanması halinde, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescil isteğine ilişkin davanın kabul edilmesi gerektiği-
Kesinleşen tanıma kararı sadece boşanma hükmüne ilişkin bulunduğu gibi mal rejimi anlaşması konusunda herhangi bir tanıma tenfiz kararı bulunmadığı ve aynı zamanda dava konusu kooperatif hissesinin de anlaşma kapsamında bulunduğu kesin olarak ortada bulunmadığına göre kooperatif uhdesinde bulunan para nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin davanın esasına girilmesi gerektiği-
Üçüncü kişinin, danışıklı işlem ile haklarının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerektiği- Davacının davalı şirketten bir alacağının bulunup bulunmaması hususunun davanın esasına ilişkin olduğu- İlk Derece Mahkemesince bir yandan alacağın bulunmadığına ilişkin esas bakımından nitelemede bulunurken öte yandan aynı hususu hukuki yarar olarak değerlendirmek suretiyle usulden ret kararı vermesi gerekçeyle hüküm açısından çelişkiye düşüldüğü-
Mahkemece dava konusu taşınmazlar alınırken davalının babasının verdiği para ile ödeme yapıldığı savunmasının (kişisel mal savunmasının) üzerinde yeteri kadar durulmadığı- Bu konunun ilgili banka şubesinden bilgi alınarak ve gerekli görüldüğünde bankacı bir bilirkişi marifetiyle banka kayıtları incelenerek kişisel mal savunması ile ilgili bu davalı delilinin tam olarak belirlenmesi gerektiği-
Dava konusu araç, edinilmiş mal olduğuna göre TMK'nun ilgili maddelerine göre davacının katılma alacağının olduğu gözetilerek dava konusu araç hakkında da olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
Tasfiyeye konu taşınmazın satışından elde edilen paranın davalı tarafından evin ve çocukların ihitiyaçlarına harcandığını savunmasına karşı davacının harcanmadığına yönelik yeminli beyanına göre, taşınmazın davacının katılma alacağını azaltma kastı ile devredildiği kabul edilerek katılma alacağına hükmedildiği, davalı adına satın alınan tasfiyeye konu bağımsız bölümün boşanma dava tarihinden yaklaşık iki yıl önce devredildildiği anlaşılmış olup mal rejimin sona erdiği tarihte tasfiye konu mevcut mal olmadığına göre, TMK 229 maddesine göre eklenecek değerlerin varlığını yani, mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir olduğunu davacının ispatlaması gerektiği- Davacı tarafından taşınmazın devir parasının mevcut olduğunun iddia ve ispat edilmemiş, ayrıca davalının diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devir yaptığı ispatlanamamış olup ispat külfeti davacı da olmasına rağmen mahkemece yemin hakkı yanlış tarafa yöneltilmiş olduğu, bunun yerine, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu- Tasfiyeye konu S.S Yapı Kooperatifine 1994'te üye olunmuş ve ödemeler bu tarihten itibaren devam ettiğinden, dava konusu bağımsız bölüm tarihinde 29.01.2009 tarihinde ferdileşme yoluyla davalı eş adına tescil edildiği, Yapı Kooperatifindeki binaların kaba inşaatının 2001 yılında tamamlandığı ve bu haliyle üyelere teslim edildiği, binaların oturulur hale bu tarihten sonra üyeler tarafından yerine getirildiğinin' belirtildiği, davacı vekilinin, beyanı ile katılma alacağı taleplerinin olmadığını ifade ettiği, bozma ilamında taşınmazın 01.01.2002 tarihinden önce teslim edilip edilmediği ve ödemelerin 01.01.2002 tarihinden sonra devam edip etmediğinin tespit edilmesi istenildiği, görüldüğünden, mahkemece, taşınmazın 2001 yılında kaba inşaat halinde davalıya teslim edildiği ve davacının katkı payı alacağı talebi olduğuna göre, taşınmazın dava tarihindeki kaba inşaat halindeki rayiç değeri uzman bilirkişi tarafından belirlenerek, bu değer üzerinden katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Mal rejiminin, boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ereceği- Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden, evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olduğu- Tasfiyeye konu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2003'de satın alınarak davalı eş adına tescil edilmiş olup, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümlerin uygulanacağı- Tasfiyeye konu taşınmazın, davalı adına 2001'de evlilik birliğinden önce edinilen ve 2003'de devredilen bağımsız bölümün satışından elde edilen bedelin kullanılarak satın alındığı, davacı tanıkları, tasfiyeye konu taşınmazın 36.000,00 TL ye alındığını beyan etmesine rağmen, mahkemece tasfiyeye konu taşınmazın bilirkişi tarafından tespit edilen edinme tarihindeki değeri esas alınarak denkleştirme yapılarak artık değere katılma alacağı hükmedilmesinin doğru olmadığı- Taşınmazın davacı tanıklarının beyanında belirttikleri bedel dikkate alınarak, bu değer üzerinden artık değere katılma alacağına hükmedilmesi gerektiği-
Tasfiyeye konu taşınmazın boşanma dava tarihinden sonra davalı tarafından devredildiğinin, mal rejiminin sona erdiği tarihte mevcut olduğunun, mahkemece katkı payı alacağı taşınmazın devir tarihindeki değeri olan 40.000,00 TL esas alınarak hesaplama yapıldığının anlaşıldığı, mahkemece, mal rejiminin sona erdiği tarihte tasfiyeye konu taşınmaz mevcut olduğu dikkate alınarak, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri (65.000,00 TL) esas alınarak davacı eşin katkı payı alacak miktarının belirlenmesi gerekeceği-