Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortağın, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, Koop. K. mad. 17/1 ve anasözleşme gereğince, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkı olduğu ve ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ayın sonunda bu alacağın temerrüt ihtarına gerek kalmaksızın muaccel olup talep edilebileceği, Koop. K. mad. 17/2 uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin alınan bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan davanın, ödemeleri geciktirme süresinden önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmesi gerektiği; yani, erteleme kararının, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri 3 yıla kadar geciktirme hakkı vereceği ancak alacağın muacceliyet tarihini etkilemeyeceği, bu erteleme süresinin sonunda ortağın, yaptığı ödemelerin iadesini, Koop. K. mad. 17/1 ile anasözleşme uyarınca, ayrıldığı yılın bilançosunu kabul ederek kesinleştiren genel kurulu izleyen bir ayın sonundan itibaren faiziyle birlikte geri isteyebileceği, ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse ve dolayısıyla erteleme kararı geçerliyse ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekeceği- Davalı istifa etmekle ve yaklaşık dört ay sonra aynı üyeliğe yeni ortak olarak kabul edilmekle ilk üyeliğe ilişkin çıkma payı alacağına hak kazanmış olup, çıkma payı alacağının davacının üyeliğinden boşalan üyelik payı için yine davacının yeniden üyeliğe kabul edildiği tarihte muaccel olduğunun kabulü gerektiği; Davalının ilk üyelik döneminde 20.000,00 TL ödemesi olduğu yolundaki savunmasının, çıkma payı alacağının ikinci üyelik dönemi borcundan mahsubuna yönelik bir savunma olup, mahkemece itiraz niteliğinde olan bu hususun re'sen dikkate alınması gerektiği-
İcra takibinden sonra ancak itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından yapılan ödemenin TBK’nun 100. maddesi hükmü çerçevesinde hesaplamada dikkate alınarak kalan miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerektiği-
Taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağa yönelik başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada , mahkemece hükmolunan miktara nasıl ulaşıldığı anlaşılamamakta ise, mahkemece, TBK. mad. 100 uyarınca, davacının borçlu davalı tarafından yapılan ödemeden öncelikle takip tarihinden borcun ödenme tarihine kadar oluşacak işlemiş faizi ve takip giderlerini mahsup etme hakkı bulunduğu gözetilerek bir hüküm kurulması gerekeceği-
Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemine ilişkin olup, davalının davacıya ödemede bulunduğu davacının da kabulünde olduğuna göre, bu miktar alacakların muacceliyet ve temerrüt tarihleri dikkate alınarak sırayla mahsup edilmeli, yine bu sıralamada kıdem tazminatı yönünden fesih tarihinden ödeme tarihine kadar olan dönem için faiz hesaplanıp mahsup edilmeli ve bakiyesi için fesih tarihinden itibaren faiz yürütülmeli; ödemenin kıdem tazminatını karşılaması ve artan miktar bulunması halinde ise, ihbar tazminatı yönünden dava tarihinden ödeme tarihine kadar olan dönem için faiz hesaplanıp mahsup edilmeli, bakiyesi için çıkacak miktara göre ıslahtan itibaren faiz işletilmesi gerektiği, bu yönler gözetilmeden eksik incelemeyle sonuca gidilmesinin hatalı olduğu -
Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı- Türk Borçlar Kanunu'nun; kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76. faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120., aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138.maddesinin, görülmekte olan davalarda da uygulanacağı-
6102 sayılı TTK.'nun 8. ve 9. maddeleri ticari işler açısından özel hüküm niteliğinde olduğundan, ticari işlerde (kredilerde) TBK 88 ve 120. maddelerinin ticari işlerde uygulanmayacağı-
Ödeme takipten sonra yapıldığından diğer kalem alacakların yanında icra vekalet ücreti ve icra masrafları da dikkate alınarak hesaplamanın muhtıraya esasalınan hesap tablosunun tarihine kadar yapılması gerektiği ve ayrıca yapılan ödemenin öncelikle faiz ve masraftan düşülmesi gerektiği-
Bir mahkeme kararının temyiz incelemesi sonucu Yargıtay tarafından bozulması ile o kararın bozulan bölümlerinin ortadan kalkacağı, bozulan ilamın infaz edildiği anlaşılmakta ise de; bozma ilamına uyularak yeniden verilen takibe dayanak ilam ile asıl alacak, vekalet ücreti ve yargılama giderleri artmış olup, bu durumda, borçlu tarafından önceki takip dosyalarında yapılan ödeme tarihi itibariyle alacağın ulaştığı miktar belirlenip, anılan takip dosyalarında ödenen meblağların TBK.100, (BK'nun 84.) maddesine göre mahsubu yapıldıktan sonra, kalan bakiye asıl alacağın son icra takip tarihine kadar yasal faizi hesaplanmak suretiyle takip tarihi itibariyle toplam alacak miktarının belirlenmesi gerekeceği-
Mahkemece, öncelikle tüm genel kurul tutanaklarının davalı kooperatiften, temin edilemezse ilgili Ticaret Sicili Memurluğu'ndan veya anasözleşmesinin 41. maddesi gereğince Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nden getirtilmesinden sonra, kooperatif uygulamaları konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla, ödemelerin asıl alacaktan mahsubu yönünde genel kurul kararı olup olmadığı, bu konuda genel kurul kararı yoksa da, tüm defter ve kayıtları incelenerek davacı kooperatifin dava konusu dönemde diğer üyelerine bu yönde bir fiili bir uygulamasının olup olmadığı araştırılarak, BK'nın 84. maddesinin uygulanmayacağına ilişkin genel kurul kararı varsa ya da davacı kooperatif diğer üyelerine dava konusu dönemde BK'nın 84 .maddesini uygulamamış ise, davalı yönünden de bu madde uygulanmayarak ödemelerin öncelikle anaparadan düşülmesi, BK'nın 84. maddesinin uygulanmayacağına ilişkin bir genel kurul kararı yoksa ve davacı kooperatif dava konusu dönemde tüm üyelerine istikrarlı bir biçimde BK'nın 84. maddesini uygulamış ise ödemelerin öncelikle gecikme faizinden mahsubu ile, asıl alacak ve gecikme faizi borcunun belirlenmesi için gerekçeli denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporunda davalının ödemeleri düşüldükten sonra asıl alacak ve işlemiş faiz borcu toplamının asıl alacak olarak kabul edilmişse, faize faiz işletilemeyeceğinden bu rapora dayanarak karar verilemeyeceği-