Bir taşınmazın ahara temlikinde ikinci ve sonraki eller bakımından iptal ve tescile karar verilebilmesinin son malikin ediminin de iyiniyetli olmadığının belirlenmesine bağlı olduğu-
HUMK.nun 186. (HMK.m.125) maddesine göre, dava ikame edildikten sonra iki taraftan biri müddeabihi başkasına temlik ederse diğer tarafın seçimlik hakkının olduğu, dilerse temlik eden tarafla olan davasından sarfı nazar ederek müddeabihi temellük eden kimseye karşı dava edeceği veya dilerse davasının müddeabihi başkasına temlik eden taraf hakkında zarar ve ziyan davasına dönüştürebileceği-
Bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunduğundan, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyi niyetli gözükeni değil gerçekten iyi niyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekeceği-
Somut olayda, davalı ilk el konumunda olup gerek 27.12.1939 tarih 11/60 sayılı ve gerekse 08.11.1991 tarih 4/3 sayılı İ.ları Birleştirme Kararları değerlendirildiğinde davalının TMK’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, tapudan intikal ve ferağ işlemlerinin aynı zamanda yürütülmüş olması halinde lehine ferağ edilen kişinin kazanımının tapu kaydına dayandığının kabul edilmesi gerektiği-
Son kayıt maliki ikinci el konumundaki kişinin aynı taşınmazda paydaş olması karşısında TMK'nun 1024. maddesi hükmü uyarınca sahte işlemi bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve bu durum karşısında davalının TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı- Adına dava açılanın dava tarihinde bekar - ölü olduğu dosya kapsamı ile sabit olup, ölü kişinin davası bakımından davanın dinlenemeyeceği, bu kişi bakımından işin esası yönünden karar verilemeyeceği-
Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespitinin büyük önem taşıdığı,gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malikin bulunduğu,bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlet’e ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta şeklen iyiniyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulmasının gerekeceği-
Hareketle "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu,iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğin den (resen) nazara alınacağı-