Tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti gerekeceği-
Yasaya açıkça aykırılık oluşturan sicilin dayanağı idari işlem şeklen ayakta olsa bile bu tasarrufa hukuki netice bağlanamayacağı, başka bir ifadeyle böyle bir işleme dayalı tescilin yolsuz olacağı ve idari işlemin ayakta olmasının yolsuz tescil olma durumunu değiştirmeyeceği-
Devletin, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlendiği, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağladığı, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul ettiği, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunda olduğu-
İpotek tesisine ilişkin işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde "aile konutu" olduğuna ilişkin bir şerh bulunmuyorsa, davalı bankanın ipoteğe ilişkin kazanımının iyi niyetli ise korunacağı-
İpotek tesi­sine ilişkin işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde "aile konu­tu" olduğuna ilişkin bir şerh bulunmuyorsa, da­valı şirketin ipoteğe ilişkin kazanımının iyi niyetli ise korunacağı-
Davacı, ipotek işlemi sırasında davalı bankanın dava ko­nusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve kendisinin ipotek işle­mine rızasının bulunmadığı hususunu bildiğini ispatlayamamış ve taşınmaz üzerine ipotek konulduğu tarihte tapu kütüğünde "aile konutu" olduğuna dair bir şerh de bulunmadığından, da­valı bankanın iyiniyetli kazanımının korunacağı-
Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde hüküm altına alınan bu kural, sadece sözleşmenin yanlarını değil, aynı zamanda tapulu taşınmazların intikalinde güveni, toplum yararını ve huzurunu sağlamak amacı ile konulmuş; ancak, durumu bilen ya da bilebilecek konumda olan kişilerin bu haktan yararlanamayacakları-
Davacıların haricen satın aldıkları bağımsız bölümde halen oturmakta oldukları ve davalının bitişik bağımsız bölümün maliki olduğu ve anılan taşınmazda oturduğu gözetilerek, davalı yüklenici şirket ile davacılar arasındaki akdi ilişkinin varlığından bilgisi olup olmadığı davalı tarafından taşınmazın kötüniyetli olarak tescilinin yapılıp yapılmadığının dosyada mevcut tüm deliller ile davalı aleyhine açıldığı bildirilen diğer dava dosyaları da celp edilerek incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Mahkemece, dava konusu bağımsız bölümün rayiç bedelinin davadaki talep aşılmamak kaydıyla davalı yükleniciden tahsili ile birleştirilen dava dosyasının davacısına ödenmesine karar verilmesi gerekirken daire için ödenen bedelin dava tarihindeki güncel değerine hükmedilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Tapuda kayıtlı bir taşınmaz malı kazanan kimseye karşı MK.nun 931 (TMK.1023) maddesinde öngörülen iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle açılan tapu iptali davalarında dava açılma iradesinin iktisabın kötü niyete dayalı olduğu iddiasını da taşıdığı; kaldı ki, öyle olmasa bile kötü niyet iddiasının hukuki mahiyeti itibariyle itiraz niteliğinde bulunduğu, bu nedenle, yargılama sona erinceye kadar her zaman ileri sürülebileceği-