İ.lı işleme dayalı tapu iptal ve tescil davası yönünden mahkemeye ibraz edilen banka dekontları, mirasbırakanlarının alacaklısı olup borca teminat olmak üzere temlik ettiğini iddia ettikleri davalıya keşide edilen ihtarname gibi belgelerin "yazılı delil başlangıcı" teşkil edip etmeyeceği yönünde gerekli araştırmanın yapılması, yazılı delil başlangıcının olduğunun kabul edilmesi halinde tanık dinlenebileceği gibi delil listesinde yemin deliline de dayanıldığının gözetilmesi ve son kayıt maliki olan birleşen davanın davalısının TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlamayacağının değerlendirilmesi gerekeceği-
Davalı, ilk el konumunda olup, sicilin dayanağı vekaletnameye istinaden satın almış olduğundan özellikle, 1939 tarih ve 11/60 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca 2. el konumunda olmayan davalının T.M.K.'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanmasının mümkün olmadığı; yani adına oluşan kaydın, T.M.K.'nun 1025. maddesi uyarınca yolsuz tescil niteliğinde olduğu-
Hem intikale esas alınan veraset ilamı hem de davacının mirasçılığını gösteren veraset ilamı hasımsız alınmış olup, mirasçılık belgelerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu gözetilerek bu konuda uyuşmazlığın hasımlı veraset ilamı alınarak açıklığa kavuşturulacağı-
Davanın, öncesi mera olan dava konusu taşınmazın 2981 sayılı Yasa’nın 10/c maddesine dayanılarak davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile mera olarak özel siciline tesciline istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın evveliyatının tapulama sırasında mera olarak sınırlandırılmadığı ve tescil harici bırakıldığı, tescil harici bırakılan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların 2981 sayılı Yasa’nın 10/c maddesi kapsamında bulunan yerlerden olduğu ve dava konusu taşınmazın da usulüne uygun idari bir işlemle İl Özel İdaresi adına tescil edildiği anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekeceği-
Taşınmaza ait tapuların çakışması durumunda iyiniyetin korunmayacağı-
Kazanılmış hakkın olduğu gözetilerek TMK.nun 713/2. maddesi bakımından dosya incelendiğinde; davanın TMK.nun 713/2 maddesinde yazılı ölüm sebebine dayanılarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası olduğu, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde toplanan delillerin değerlendirilmesi, nizalı-davalıya satış tarihine kadar hukuki kıymetini yitirdiği iddia edilen paylar tapuda satın alındığına göre davalının TMK.nun 1023. ve 1024. maddelerine göre durumunun tartışılmasının, ondan sonra oluşacak sonuç ve dosya kapsamına göre davanın esası bakımından bir karar verilmesinin gerekeceği-
Taşınmazların Kadılar Köyü idari sınırları içerisinde olduğu, gerek kısıtlının gerekse ikinci el durumunda bulunan davalılardan birinin aynı köyde ikamet ettikleri; buna göre, gerek nüfus yoğunluğu ve gerekse sosyal bakımdan köy gibi dar bir muhitte yaşayan kişilerin birbirlerini yakından tanımaları mümkün olup, hele hele aynı köy içerisinde yaşanıldığı halde bir kimsenin hukuki ehliyeti haiz olmadığını bilmemek olanaksız olduğundan davalının kısıtlının hukuki ehliyetsizliğini Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi hükmü uyarınca bilen ve bilmesi gerekli konumda bulunan kişi olduğu-
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme neticesinde davacıların murise ait çekişme konusu taşınmazların sahte işlemlerle intikalini sağlandığı ve son kayıt maliklerinin TMK nun 1023. maddesinin koruyuculuğunda oldukları belirlenmek suretiyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine ve çekişme konusu edilen parseller bakımından tazminata karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmadığı-
İkinci el konumunda olan davalının, kural olarak Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi uyarınca iyiniyet ilkesinin koruması altında olduğu- Mahkemece öncelikle hasımlı veraset belgesinin alınmasına yönelik davanın sonucunun beklenmesi, davacıların taraf sıfatı belirlendikten sonra karar verilmesi gerektiği-
Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre, dava konusu taşınmazların devrine dayanak sağlayan vekaletteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının bildirildiği yani sahte vekalet düzenlendiği- Sahtecilik iddiasının sabit olduğu, ilk el konumunda bulunmasından ötürü davalı Ş.'ın T.M.K. 23'ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı, diğer davalı A.'nin de, Ş.'ın yakın akrabası olması yani durumu bilen ve bilmesi gereken konumunda bulunduğunu ve T.M.K. 1024 kapsamında iyiniyetli sayılamayacağından davanın kabulüne karar verilmesinin gerektiği-