Tapu kütüğünde “aile konutu” olduğuna ilişkin bir şerh olmadığında, lehine ipotek tesis edilen üçüncü kişinin kazanımının iyiniyetli olması halinde korunacağı-
Yüklenici arsa sahibine karşı öncelikli edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye temlik etmişse, üçüncü kişinin Borçlar Kanununun 81.maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamayacağı-
Davalının iyiniyetli olduğu kanıtlanamamış olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İyiniyetin varlığı asıl olduğuna göre, lehine ipotek tesis edilen bankanın kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğünün bunu iddia edene düşeceği-
Aile konutu üzerinde hak sahibi eşin konutla ilgili işlemlerinin geçerliliği diğer eşin açık rızasına bağlı olup, bu konuda bir şekil koşulu bulunmayacağı-
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği tarihte tapu kütüğünde aile konutu olduğuna ilişkin bir şerh bulunmaması nedeniyle lehine ipotek tesis edilenin kazanımı iyiniyetli olması halinde korunacağından ve iyiniyetin varlığı asıl olduğundan lehine ipotek tesis edilen şirketin kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükümlülüğü bunu iddia eden davacıya ait olması ve fakat davacının, kötüniyetli olduğuna dair delil getiremediği için lehine ipotek tesis edilen şirketin kazanımının korunması gerektiği-
Davacı, lehine ipotek tesis edilen davalının kötüniyetli olduğunu ispat edemediği için, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi gereğince lehine ipotek tesis edilen davalı bankanın kazanımının korunması gerekeceği-
Davacı, lehine ipotek tesis edilen davalının kötüniyetli olduğunu ispat edememesinden dolayı, lehine ipotek tesis edilen davalının kazanımının korunması gerekeceği-
İİK. mad. 94/2. gereğince icra müdürlüğünden alınan yetki belgesine dayanarak, taşınmazların tapu kayıtlarının, davalılar arsa sahibi ve yüklenici adına tescili ve dava konusu parselde bulunan bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ve dava edilmiş olup, mahkemece davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına karşı itirazının; "taşınmazların devri halinde telafisi güç zararların doğacağı ve üçüncü kişilerin TMK. mad. 1023'den yararlanabileceği, muvazaanın varlığının yargılama sırasında anlaşılacağı, dava konusu talebin taşınmazın aynına ilişkin olduğu" gerekçesiyle reddedilmesinin isabetli olduğu-