İcra dosyası içeriğinden talebe konu haczin ödeme emrinin tebliğ edildiği ve takibe dayanak senet üzerinde yazılı adreste yapıldığı anlaşıldığından, mahkemece takibin devamına karar vermekle yetinilmesi gerektiği halde, mahcuz hakkında açılmış istihkak davası varmış gibi esastan değerlendirme yapılarak 3. kişinin istihkak iddiasının yerinde görüldüğüne ilişkin gerekçe ve hüküm ile takibin talikine karar verilmesinin yasaya uygun olmadığı- İcra ve İflas Kanunu'nun 97/6. fıkrası uyarınca, takibin taliki veya devamına karar verildiği hallerde, icra mahkemesinde istihkak davası açabilmesi için, 3. kişiye süre verilmesi gerekirken, alacaklıya süre verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Haciz adresi borçlunun önceki tarihlerde kullandığı mernis adresi ise de, şu anda orada ikamet etmediğinin, icra dosyası ve dava dosyası kapsamında yapılan tebligatlarla sabit olduğu, takibe dayanak senet adresi, ödeme emri tebliğ adresi ve haciz adresleri birbirinden farklı olup, haciz sırasında haciz mahallinde borçluya ait evrak veya eşyanın bulunamadığı, mülkiyet karinesi bu bilgiler ışığında üçüncü kişi lehine olup, alacaklının iddiasını ispatla yükümlü olduğu, ispat yükü üzerinde olan davacı alacaklı yerine mülkiyet karinesi yanlış kurularak üçüncü kişiye ispat külfetinin yüklendiği, ispat yükü üzerinde olan alacaklı tarafından karinenin aksi ve taraflar arasındaki boşanmanın muvazaalı olduğunu ispatlayacak herhangi bir delil dosyaya sunulmamış olması nedenleriyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
6100 sayılı HMK'da, HUMK’un 512. maddesine paralel bir düzenleme bulunmadığı- İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği- HMK. mad. 7/1 gereğince, davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu- İstihkak davalarında kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği ve davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği yani hakimin re'sen yetkisizlik kararı veremeyeceği- Hacizle ilgili şikayetlerin, talimat icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesince çözümleneceği, bu husus kesin yetki kuralı olduğundan re'sen uygulanacağı-
Kiracının istihkak iddiasında bulunma hakkının olmadığı, kira hakkına dayalı istihkak iddiası geçerli olmadığından davacı alacaklının İİK'nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararının olmadığı, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takibin iptali kararının kesinleşmesi üzerine, borçlu hakkındaki takibin ve haczin geçerliliği ortadan kalktığı için dava konusuz kaldığından, mahkemece konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına, maktu karar ve ilam harcı ile yargılama giderleri ve nispi vekâlet ücretinin davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmesine karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Hacze konu malları davalı üçüncü kişi şirkete fatura ile satan dava dışı şirket ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunmasının karinenin borçlu lehine işletilmesi için yeterli olmadığı, bu halde, mülkiyet karinesinin 3. kişi yararına olduğunun kabulü gerekeceği, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Davaya konu taşınmazın, İstanbul Defterdarlığı tarafından kayyım sıfatı ile on yıl müddetle idare edildiği ve 26.4.2005 tarihinde Hazine adına tescil edildiği, taşınmazın kayyım ile idare edildiği dönemde elde edilen gelirlerin de Hazine'ye aktarıldığı anlaşıldığından, eldeki davada İstanbul Defterdarlığı'nın herhangi bir sorumluluğundan söz edilmesi söz konusu olmayıp, İstanbul Defterdarlığı aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması davanın görülebilirlik şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekeceği-
Dava konusu yapılan haciz sırasında 3. kişi yararına istihkak iddiasında bulunan borçlunun amcasının üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı, davalı üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren İİK’nun 96/3. maddesinde belirtilen 7 günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiasının da bulunmadığı, o halde davacı alacaklının İİK'nin 99. maddesi hükümlerine göre istihkak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından, 6100 sayılı HMK'nin 114/ h ve 115/2 maddeleri uyarınca, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Temyiz incelemesine konu olan ve İİK 99. maddesi uyarınca alacaklı tarafından açılan istihkak davalarında davanın, istihkak iddiasında bulunan 3. kişi ile dosyanın durumu dikkate alınarak borçluya karşı açılacağı, haciz tutanağı içeriğinden ve dava dilekçesi içeriğinden, davalı 3. kişi H.Ç. tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu, buna rağmen alacaklı tarafça mahcuzun davalı tarafından muvaazalı şekilde 3. kişiye satıldığı iddia edilerek bu kişinin de dava dilekçesinde davalı olarak gösterildiği anlaşıldığından, mahkemece, dava dilekçesinde, davalı olarak gösterilen kişi hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-