Alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebi (Asıl-birleşen dava)- Somut uyuşmazlıkta, hükmüne uyulan bozma ilamında, asıl ve birleşen dava ile ilgili ayrı ayrı karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, ancak mahkemece tefhim edilen kısa kararda birleşen dava ile ilgili sehven hüküm kurulmadığı belirtilerek HMK‘nin 305. maddesine atıf yapılarak sadece asıl dava hakkında karar vermekle yetinilmiş ve hüküm muğlak bırakılmış olduğundan, hükmün bu hali ile infaza uygun olmadığı, mahkemece asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği, HMK'nin 297/2. maddesi gereğince sadece asıl davaya ilişkin hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Temyizen incelenmesi istenen karar, icra müdürlüğünce ................... tarihinde uygulanan haczin İİK’nın 99. maddesine göre yapılmış sayılması ve muhafaza işleminin iptali talebine dair şikayetin süreden reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı-
Alacaklının İİK 97-99. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayet ile terditli olarak ileri sürdüğü istihkak iddiasının reddi istemi- Dava konusu haciz, borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmadığı gibi haciz mahallinde borçlu şirket yetkilisi veya ortağı hazır ollmadığı, haciz mahallinde borçlu adına düzenlenmiş bir belgenin de olmadığı, burasının davalı üçüncü kişinin faaliyet gösterdiği bir antrepo olduğu anlaşıldığından, haciz tarihi itibariyle menkullerin üçüncü kişinin elinde haczedildiğinin kabulü gerektiği-
İstihkak davasında temyiz kesinlik sınırının tespiti bakımından istihkak davasına konu mahcuzların değerinin esas alınacağı-
Yapılan hacizde İİK'nun 99.maddesinin uygulanmasına yönelik memur işleminin iptaline ilişkin şikayette temyiz kesinlik sınırının tespiti bakımından istihkak davasına konu mahcuzların değerinin esas alınacağı-
İstihkak iddiasına yönelik müdürlük kararını şikayette temyiz kesinlik sınırının tespiti bakımından şikâyete konu mahcuzların değerinin esas alınacağı-
İlk adreste yapılan hacizde, 3. kişinin hazır olduğu, Adi Ortaklık lehine istihkak iddiasında bulunulduğu, hacizde borçlu firma adına kuruyemiş kutuları, ambalajların bulunduğu, adresin girişinde ... Kuruyemiş yazdığı hususunun alacaklının yaptırdığı tespit ile haciz zaptına geçtiği, diğer adreste yapılan hacizde, 3. kişi .Ltd. Şti. yetkilisinin hazır olduğu, bu adreste de borçlu firmaya ait çok sayıda ambalaj ve kutu görüldüğü, alacaklı vekilinin beyanı ile haciz zaptına geçtiği, her ne kadar haciz yapılan adresler 3. kişilere ait olup, karine 3. kişi lehine görünmekte ise de; borçluLtd. Şti.'nin kurucu ortakları, 3. kişiye yapılan pay devrileri, kurulan Adi Ortaklık ve ticaret sicil kayıtlarındaki bulgular ve 3. kişi şirket yetkilisinin, borçlu şirket yetkilisinin gayri resmi eşi ve iki çocuğunun annesi durumunda olduğu anlaşılmakla, borçlu ile 3. kişiler arasında organik bağın ve yaptıkları işlemlerde muvazaanın varlığının kabulü gerektiği-
İstihkak davasında temyiz kesinlik sınırının tespitinde davaya konu mahcuzların değeri esas alınacağı-
Dava konusu haczin ................. tarihli haciz ile aynı adreste yapıldığı dosya kapsamından anlaşılamıyor ise de, .................. tarihli haczin, borçlunun haciz mahallinde hazır bulunduğu sırada yapıldığı, bu hacizle ilgili olarak 3. kişinin açtığı istihkak davasının reddine dair karar yasa yollarından geçerek kesinleşmiş olup anılan kararın eldeki dosya için bağlayıcı olmamakla birlikte borçlu ile 3. kişi arasında muvazaalı işlemler yapıldığı hususunu güçlendirdiği, ayrıca, İİK'nın 8. maddesi uyarınca aksi sabit oluncaya kadar geçerli kabul edilen haciz tutanağı uyarınca, dava konusu ............... tarihli haciz işlemi, ................... tarihinde yapılan haciz ile aynı adreste yapılmış olup dava konusu haciz sırasında haczedilen bir kısım menkullerin karşısına 26.12.2013 tarihli haciz, 29.01.2014 tarihli haciz ibarelerinin eklenerek daha önceki hacizde haczedilen menkuller olduğunun tespitinin yapıldığının görüldüğü, bütün bu olgular bir arada düşünüldüğünde, borçlu ile 3. kişinin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı işlemler yaptığının kabulü gerekeceği, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-