Tüzel kişinin dava dosyasına dilekçe sunarak cevap vermesi, eylemli olarak duruşmalara katılmasının davalı olarak taraf sıfatını kazanmasına yetmeyeceği-
Davacının "yaşça en büyük ve en olgun olanı" şartı nedeniyle dava konusu vakfın tevliyetine müstehak olduğu anlaşıldığından dava konusu vakfın vakfiyesinde "en büyük" şartının bulunmadığı yönündeki Özel Daire bozmasına karşı, yerel mahkemenin yaşça en büyük, en yaşlı erkek evladın vakfın tevliyetine müstehak vakıf evladı olduğu gerekçesi ile önceki kararda direnmesinin hukuka uygun olduğu-
Davalı şirketin mağaza vitrininde ve işletme sahibinin kartvizitinde davacı fotoğrafının ticari nitelikli olarak kullanılmasının davacının kişilik haklarını zedeleyeceğinin kabulü gerekeceği-
Amaç değişikliği yapılmadıkça, vakfın amaçlarını gerçekleştirmek için öngörülen nakit miktarında azalmaya sebebiyet verilmesinin doğru olmadığı-
Davacının, 8. Ceza Dairesi Başkanı olarak altında imzası bulunan kararın siyasi düşüncelerle verildiği, yargının siyasallaştığı ve 8. Ceza Dairesi`nin taraflı kararlar verdiği biçimindeki nitelemeler sebebiyle davacının kişilik haklarının zarara uğradığı, yüksek mahkeme üyesi olarak tarafsızlığı konusunda kuşkular oluşmasına sebep olunduğundan yayında davalı tarafından söylenen sözlerin hukuka aykırılığının gözetilerek davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekeceği-
Davacının, davalı tarafından evlenme vaadi ile kandırıldığı ve bunun etkisi altında gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda zarara uğratıldığı ve bundan elem ve üzüntü duyduğunun kabul edilmesi ve davacının hukuka aykırı olan eylemden dolayı bozulan manevi dengesinin eski haline dönüşmesi, duygusal olarak tatmin edilmesi, zarar verenin de bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkonulması amacıyla uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kadının kızlık soyadını isteği halinde her an kullanması söz konusu olabileceğine göre, bekârlık hanesindeki kayıtta yapılan hataların düzeltilmesinin de mümkün olduğu-
Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda nüfus kaydının düzeltilmesi davasının ancak bir kere açılabileceğinden bahsedilmiş ise de, davacının babası tarafından açılan dava ile davacının da dava açtığını ve soyadının değiştirildiğini kabul etmenin ‘hak arama özgürlüğü’ ilkesine tezat düşeceği ve davacının dava açma hakkının engellemesi sonucunu doğuracağı- Reşit olmayan çocuğun babasının değiştirdiği soyadını reşit olana kadar kullanması zorunlu ve reşit olmadan açılan dava, ancak reşit olana kadar onu bağlayacağına göre, reşit olduktan sonra şahsa sıkı sıkıya bağlı hakkını kullanabileceği ve soyadının değiştirilmesini isteyebileceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, yaşanan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Sigortalılığın tespiti davasında, reşit olmayan çocuğu temsilen düzenlenen vekaletname ile verilen vekalet görevi çocuğun reşit olmasıyla sona ermeyeceği gibi, çocuğun reşit olmasından sonra yapılan işlemlerin ancak onun icazeti olmadığı durumda geçersiz hale geleceğinden, somut olayda da küçüğün reşit olduktan sonra kendisi adına yapılan işlemlere icazet etmediği yönünde bir irade bildirimi olmadığı gözetilerek reşit çocuk ile vekili arasındaki ilişkinin devam ettiğinin kabulü gereceği Sigortalı tarafından primlerin süresi içinde ödenmesi ve ödemenin yapıldığının kuruma belgelendirilmesi gerektiği halde talep edilen dönemde prim ödediğini ve bu ödemenin Kuruma belgelendirdiğini "alındı" belgesi ile ispat edemedikleri gözetilmelidir. Sosyal Güvenlik Kurumu harçtan muaf olduğu halde yargılama giderleri içine katılarak başvuru harcının Kuruma yükletilmesinin isabetsiz olduğu-