Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasında, ek karar ile tavzih adı altında, davadan el çektikten sonra yeniden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı vekilinin tesis edilen hükmün icrada tereddüde ve hak kaybına yol açacağı gerekçesiyle tavzih talebinde bulunması üzerine mahkemece tavzih talebinin kabulü ile yeni bir hüküm tesisinde bulunduğu, hüküm fıkrasının değiştirilmesinin HMK'nin 305. maddesine aykırı olduğu- Mahkemece verilen kararın hüküm kısmı 6100 sayılı HMK'nın 294 vd. maddelerinde açıklanan kanuni ve yasal düzenlemelerin aradığı niteliklerin bulunmadığı, infazda tereddüt oluşturacak mahiyette karar verildiği ve hak kaybına yol açacağı, her ne kadar ........ tarihli karar taraflara tebliğ edilip kesinleşmiş olsa da karar niteliği taşımadığından hukuk aleminde yoklukla malul olduğu, bu nedenle söz konusu kararın re'sen kaldırılmasına ve mahkemece yeniden hüküm tesis edilmesi için kararın bozulmasını gerektirdiği-
Taleplerden her biri bakımından hüküm kurulması gerekirken HMK'nun 297. maddesine aykırı olacak şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece gerekçeli kararda davalı şirketin yeni unvanının diğer bir şirket olarak gösterilmesinin maddi hataya dayalı olduğu kabul edilerek, davada taraf sıfatı bulunmayan şirket tarafından maddi hatanın düzeltilmesi için yapılan istemin kabulüne karar verilmesinin gerektiği-
Tahliye işleminin durdurulmasına ilişkin tavzih kararı icra müdürlüğü karar tarihinden önce bozulduğundan ortadan kalkmış, uygulanabilirliği kalmamış olup, borçlu şirketin dava konusu taşınmazda hissedar olmadığı anlaşıldığından, Sulh Hukuk Mahkemelerince verilen tahliye kararları kesinleştiğinden, icra müdürlüğünce davalı şirketin dava konusu taşınmaz yönünden de tahliye kararının infazının kabulü gerekli olup, icra müdürlüğünün dava konusu taşınmaz yönünden tahliyesinin durdurulmasına dair memur işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği, o halde ilk derece mahkemesinin borçlu yönünden şikayetin kabulü kararının yerinde olduğu-
Mahkemece, HMK’nin 306. maddesi uyarınca tavzih dilekçesinin bir suretinin asıl kararda yer alan taraflara tebliğ edilmesi ve cevap vermeleri halinde bu cevapların da tavzih talebinde bulunana tebliğ edilmesi ve ancak bundan sonra HMK’nin 305. vd maddeleri gereğince hüküm kurulması gerekirken, belirtilen usul kurallarına riayet edilmeksizin yazılı şekilde tavzih talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tavzih yoluyla hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların genişletilip, değiştirilemeyeceği, somut olayda her ne kadar temlik alanın talebine istinaden davacı olarak davacının da adı yazılmışsa da dosyayı temlik ederek dosyadan el çeken davacının vekalet ücreti ve diğer masraflardan sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
davacının talebinin 3 ada 1 parsel sayılı taşınmazın birinci normal kattaki 5, 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlere yönelik olmasına rağmen, Dairenin ilamının 1. bendinde bağımsız bölüm numaralarının ''7, 8 ve 9'' olarak yazılmasının maddi hata olduğu, maddi hatanın Yargıtay ilamında yer alması halinde, bu maddi hatanın HMK'nun 305. maddesi gereğince hükmün infazına kadar Dairesince düzeltilmesinin mümkün olduğu- Davaya konu 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin 1. katta, 7 nolu bağımsız bölümün ise 2. katta bulunduğu, asıl ve birleşen dava dilekçelerinde istenilen ecrimisil dönemlerinin farklı olduğu, 7 nolu bağımsız bölümü 2008 yılının başına kadar kullandığını davalının kabul ettiği anlaşılmakla; bozma ilamında yer olan 7 nolu bağımsız bölümün davalının kullanılan süre yönünden kabulü, diğer bağımsız bölümlerden farklı olduğundan, ecrimisil hesabında tereddüt oluşabileceğinden bozma ilamının 2. bendi son paragrafının düzeltilmesine karar verildiği-
Hükmün tashihi müessesesi ile yalnızca hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar düzeltileceği, kanunda hükmün tavzihinin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı açıkça belirlenmiş olduğu, buna göre, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği-
HMK mad. 305/A uyarınca, taraflardan her birinin, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebileceği- İlgili hükmün 28.07.2020 tarihinde yürürlüğe girmiş olması nedeniyle, davalı vekili tarafından 02.03.2020 tarihinde beyanla birlikte vekaletnamenin de dosyaya sunulduğu halde lehe vekalet ücretine hükmedilmediğini belirtilerek hükmün tamamlanması isteminin reddi gerektiği-