Dava konusu olmayan ve bu sebeple hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ile yüklenen borçların sınırlandırılması, genişletilmesi veya değiştirilmesi mahiyetinde olmayan tavzih talebinin kabulünün gerektiği-
Tavzih isteminin ancak hükmün infazına kadar istenebileceği- Kesinleşen hükmün infaz edildiği anlaşıldığından tavzih isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Hüküm fıkrasında davacı lehine hükmolunan vekalet ücretinden müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları nedeniyle tavzih yoluna başvurulduğu, mahkemece tavzih isteminin reddine karar verilmiş ise de bu husus hükmün birbirine aykırı fıkraları içermesi niteliğinde olduğundan, bu durumun tavzihi gerektirir hallerden olduğu, mahkemece tavzih isteminin kabulü ile çelişkili hüküm fıkrasının tavzihine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tavzih isteminin reddine karar verilmesinin doğru görülmediği ve bozmayı gerektirdiği-
Uyuşmazlık; Mahkemenin 28.12.2011 tarihli kararı ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarının, Özel Dairenin 16.04.2013 tarihli bozma ilamı ile kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmediği sonucuna varıldığı takdirde tedbir ve iştirak nafaka miktarının tavzih yoluyla değiştirilip değiştirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
Mahkemelerin çekişmeli alacaklara ilişkin değerlendirme yapamayacağı- Üçüncü kişi rehniyle teminat altına alınan alacakta alacaklı yanında rehin veren üçüncü kişilerin oy kullanamayacağı- Konkordatoda eşitlik ve kötü niyet ilkesi- Adi ortaklığı oluşturan ortakların ve temlik alan kişinin konkordato projesinde oy kullanamaması-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 30.01.2018 tarihinde işe iade istemiyle açılan davada, Bölge Adliye Mahkemesince 05.11.2019 tarihinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine kesin olmak üzere karar verilmesinden sonra davacı vekilinin 20.03.2020 tarihli dilekçesi ile yargılamanın iadesini talep ettiği dikkate alındığında; yargılamanın iadesi isteminin ilk derece mahkemesince mi yoksa Bölge Adliye Mahkemesince mi değerlendirilmesi gerektiği-
Kısa kararla gerekçeli karar arasında bu şekilde çelişki oluşması nedeniyle davalı tarafın talebi üzerine .......... tarihli ek karar ile HMK 305. madde gereğince asli müdahil hakkında karar verilmesinin zuhulen unutulduğu gerekçesiyle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. nolu bendine ''asli müdahil bankanın davasının reddine'' ifadesinin eklenmesine karar verilerek asli müdahil aleyhine, davalı lehine yeni bir hak ve yükümlülük getirecek şekilde hüküm kurulmuş olup, işlemin HMK'nun 305-306. maddeleri uyarınca tavzih yoluyla hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez hükmüne aykırı olduğu-
Hükmün yazılmayan gerekçesinin ek kararla yazılamayacağı-
Tavzih kararı ile vekalet ücreti yükseltilmişse de, tavzih yolu ile de hüküm fıkrasının sınırlandırılması veya genişletilmesi yada değiştirilmesinin mümkün olmadığı-
Mirasbırakanın noterde .düzenlenen vasiyetname ile davalının mirasçı olarak atandığı, miras ortaklığı devam ettiği sürece, davaya konu bankadaki para üzerinde bulunan elbirliği mülkiyetinin devam edeceği, tarafların elbirliği hissedarları olarak birlikte müracaatı olmadığı takdirde elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyetine çevrilmesine dair bir dava da bulunmadığından elbirliği ortaklığı sona ermemiş olup, mahkemece terekenin tasfiyesine yol açılacak şekilde tavzih kararı verilmesinin doğru olmadığı-