Kendisini vekille temsil ettiren davalı-davacı kadın lehine her iki dava için Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince iki ayrı maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, tek vekalet ücreti kararlaştırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne , ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat çok olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda davacı kadının kusursuz, davalı kocanın ise kusurlu olduğu anlaşıldığından, davacı kadının maddi tazminat talebinin kabul edileceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan manevi tazminat az olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak daha uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Davalıdan kaynaklanan davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir olayın varlığının kanıtlanmadığı, bu nedenle davacı yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Davacı, davalının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu boşanma kararının kesinleşmesinden sonra öğrendiğini beyan ederek manevi tazminat talebinde bulunduğu ve tarafların boşanmalarına dair kusur tespitinin kesinleştiği, bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesinden değil; Borçlar Kanununun genel hükümlerinden kaynaklandığının kabulü gerekeceği-
Davacı kadının eşine hakaret ettiği; buna karşılık davalı kocanın da aşırı alkol alarak eşine fiziksel şiddet uyguladığı, tarafların gerçekleşen kusurları dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda, davalı kocanın daha fazla, davacı kadının ise az kusurlu olduğu-
Davalı vekilinin nafaka talebinden vazgeçtiklerine ilişkin beyanının tedbir nafakasını da içereceği, yeniden talep edilmeyen tedbir nafakası hakkında, talebin reddine karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece eşine göre davacı kocanın daha fazla kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi; eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği halde, davalı kadının tazminat taleplerinin reddi yerine, davalı yararına maddi ve manevi tazminatlara hükmedilmesinin de doğru olmadığı -
Boşanma sebebi olan ve davalıdan kaynaklanıp davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir olayın mevcut olmadığı, bu nedenle davacı yararına manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çok olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken bu yönler gözetilmeden hüküm tesisinin doğru olmadığı-