Eşine hakaret ve küfür eden, şiddet uygulayan, evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediği gibi, birden fazla kez eşine “seni öldürürüm” şeklinde tehdit eden eşin, eşinin ailesini evine kabul etmeyen ve birlikte yaşamaktan kaçınarak, evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmekten kaçınan eşe göre, daha ağır kusurlu olduğunun kabulü ile maddi ve manevi tazminat talebinin buna göre değerlendirilmesi gerektiği-
Eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemeyeceği-
Birlik görevlerini yerine getirmemek, kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığından, manevi tazminat talebinin reddi gerektiği-
Boşanmaya ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı kocanın, davacı-davalı kadına göre daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığı-
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği-
Boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusuru bulunmayan davacı (kadın) yararına Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi gereğince uygun miktarda maddi tazminat takdir edilmesi gerekirken, bu isteğin reddinin doğru olmadığı-Davacının ev hanımı olduğu, herhangi bir gelir ve malvarlığının bulunmadığı, bu sebeple boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiş olup, kadın yararına kocanın mali gücüne göre uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği-
Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi ve manevi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığının anlaşıldığı, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 TBK.md.50 ve 52 ) dikkate alınarak davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminat verilmesi gerekirken, bu yönün dikkate alınmamasının doğru olmadığı-
Davacının maddi ve manevi tazminat talebi hakkında usulüne uygun olarak yapılmış bir talep bulunmadığından, " karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma davalarında; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak, daha az kusurlu taraf lehine olacak şekilde, TMK’nın 4. maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesi gözetilerek maddi/manevi tazminata hükmedilebileceği-