Davalının hemen her ortamda eşine “salak, beceriksiz, kişiliksiz” diyerek hakaret ettiği, “sen sus, konuşma, sen ne anlarsın” şeklinde sözlerle onu aşağıladığı ve değer vermediğini sürekli olarak gösterdiği; davacının da, yaptığı ev işleri için kocasından her defasında para istediği ve kocasının ailesini istemediği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmakta olup mahkemece, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının, davacıya göre baskın kusurlu olduğu kabul edilmesi ve uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Boşanmada davalı-davacı kadın daha ağır kusurlu olup; boşanma yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı-davalı koca yararına tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları ile kusur dereceleri dikkate alınarak uygun miktarda manevi (TMK.m. 174/2) tazminat takdiri gerekeceği-
Boşanmada manevi tazminata hükmedilirken, kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerekeceği-
Boşanma davasında, kocanın kabul edilen kusurlu davranışı yanında sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı; boşanmaya sebep olan olaylarda, daha fazla kusurlu olduğu kabul edilmeli, mahkemece fotoğrafların 2007-2009 yıllarına ait olabileceği gerekçesiyle dikkate alınmaması, bunun sonucu olarak tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü ile kadının Türk Medeni Kanununun 174'ncü maddesinde istinat eden maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddedilmesinin uygun olmayacağı-
Boşanmaya sebep olan olaylarda çocuk sahibi olmak istemeyen, eşi hakkında kadınlığını kullanmadığını söyleyen ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı kocanın tam kusurlu olacağı, davacının bu kusurlu eylemlerinin aynı zamanda davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olacağı; mahkemece davalı kadının manevi tazminat talebinin kabulünün gerekeceği-
Davacının maddi tazminat isteği ziynet eşyalarına yönelik olup, Türk Medeni Kanununun 174/1. madde kapsamında maddi tazminat talebi olmadığından, maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davacı kadının manevi tazminat talebine faiz talebi hususunda olumlu olumsuz hüküm kurulması gerekeceği-
Kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerektiği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velayeti anneye verilen müşterek çocuk için davacı-davalı kadın yararına takdir edilen iştirak nafakası çok olduğundan, mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanma davasında, davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminat miktarı orantısız ve çok olması nedeniyle daha uygun miktarda tazminat takdiri gerekeceği-
Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olduğu dönemde açılan tazmminat istemli davada, davacı kadının, boşanmanın fer'i niteliğinde bulunan tazminatlar için dava sonuçlanıncaya kadar faiz talebinde bulunmasının mümkün olduğu, davacı kadının maddi ve manevi tazminat talebi yönünden boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği- Nafaka, tazminat ve bu kalemlere yönelik faiz taleplerinin kabul veya reddi nedeniyle taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Davacının servis işletmeciliği faaliyetinden dolayı gelir vergisi mükellefi olduğu anlaşıldığından, davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi gerekiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların aynı derecede kusurlu olduklarının anlaşıldığı; davacı lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği-