Kadının eşine hakaretine karşılık, kocanın evinin geçimini temin etmemek ve eşine ilgisiz davranmak suretiyle birlik görevlerini yerine getirmediği, eşinin hastalığı ve ameliyatı ile ilgilenmediği, “kendimi evli görmüyorum” dediği ve babasının eşine karşı olan eylemine sessiz kaldığı anlaşıldığından, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-
Bozmaya uyularak koca tarafından açılan boşanma davası kabul edildiğine göre, davada kendisini vekille temsil ettiren koca yararına da maktu vekalet ücreti tayini ve yaptığı yargılama giderlerinin diğer taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiği- Boşanma davası içinde talep edilen boşanmaya bağlı, fer’isi niteliğindeki maddi ve manevi tazminat isteklerinin harca tabi olmadığı-
Davalı-davacı kocanın düğün ve evlilik birliği içinde yapmış olduğu harcamalara ilişkin istemi yanlış anlaşılarak, talep olmadığı halde, davacı-davalı koca yararına maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Kadının boşanma davası sırasında talep ettiği tazminatların reddine yönelik ilamın kesin hüküm haline dönüştüğü ve kesin hükmün dava şartlarından olup, yeniden aynı konu hakkında talepte bulunulamayacağı-
Kocanın birlikte yaşamaktan kaçınarak birlik görevlerini yerine getirmediği, müşterek evin elektrik ve doğalgazını kestirdiği, oğlunun evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, buna karşılık kadının da, "eşinin zengin olduğunu zannederek evlendiğini" söylediği, eşinin ameliyatı ile ilgilenmediği, eşini rencide edici söz ve eylemlerinin bulunduğu anlaşıldığından, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda; maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı ve boşanma sonucu maddi desteğini yitirdiği anlaşıldığından, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları dikkate alınarak davalı koca yararına uygun miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile, Türk Borçlar Kanununun 52. ve 58. maddeleri nazara alınarak uygun miktarda manevi tazminat (TMK.md. 174/2) takdiri gerekeceği-
Tahkikat aşamasındaki yoksulluk nafakası isteğinin iddia ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve usule uygun yapılmış bir ıslah talebi veya açık muvafakat yoksa bu talep yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm tesisi gerektiği-
Mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca maddi tazminat talebinin ön inceleme duruşmasına kadar ileri sürülebileceği bundan sonra asıl davanın feri niteliğinde de olsa maddi tazminat talebinin ileri sürülemeyeceği gerekçe gösterilerek maddi tazminat isteminin reddine karar verilmişse de, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu döneminde açılan söz konusu davada boşanmanın fer’i niteliğindeki maddi ve manevi tazminat taleplerinin her aşamada istenebileceği-
Davacının birleştirilen davadaki manevi tazminat isteğinin boşanma sebebine bağlı olmaktan çıkıp, bağımsız bir talep haline dönüştüğü, bu sebeple, davanın genel hükümler çerçevesinde, asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği- Davacı kadın tarafından açılan asıl davada, bozmadan önce vekalet ücreti ve harç konusunda karar verildiği ve bu bölümlerin kesinleştiği, bozmadan sonra, boşanmanın eki niteliğindeki manevi tazminat ( TMK. Mad. 174/2 ) yönünden devam eden aynı dava dosyasında, yeniden harç ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-