Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının çok olduğu, mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekeceği- Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Davalı erkeğin manevi tazminat talebine olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olmasının bozmayı gerektirdiği-
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu'nun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığının ve bunun belirlenmesinin kaçınılmaz olduğu, az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespitinin dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamayacağı, az kusurlu eşin karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığının anlaşılması gerekeceği- Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, bu kusurlu davranışların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, davalı-karşı davacı kadın yararına TMK m. 174/1-2 koşullarının oluştuğu-
Erkeğin boşanma davası açması ve fiili ayrılığı başlatmasının, kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı-
Davacı-karşı davalı erkeğin başka bir kadınla birlikte yaşayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı-karşı davacı kadının ise güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ilişkin dedikodu çıkmasına sebebiyet verdiği, bu durumda erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, mahkemece tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile, bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekeceği-
2. HD. 10.04.2017 T. E: 2015/25520, K: 4075-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat az olduğundan, Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekeceği-
Mahkemece gerekçede "davacı ve davalının müşterek hayatın sona ermesinde birbirlerinden daha fazla kusurlu oldukları tespit edilemediği" belirtilmiş olmasına rağmen davacı kadın tarafından 02/05/2014 tarihinde açılan ve 16/09/2015 tarihinde kesinleşen bağımsız tedbir nafakası davasında, erkeğin belirlenen kusurlu davranışlarına göre; eşini bayram ziyareti için ailesinin yanına bırakıp, daha sonra da ancak ailesi ile görüşmemesi şartıyla eve dönebileceğini söylediği, bu yüzden çıkan anlaşmazlık üzerine de eşini istemediğini ilgili dosyada dinlenen tanıklara söylediği anlaşıldığından, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-