HMK yürürlüğe girdikten sonra 17.01.2014 tarihinde açılan davada, ön inceleme duruşmasına kadar dava veya cevaba cevap dilekçesi ile tazminat talebinde bulunmayan davacı kadının ilk defa ön inceleme duruşmasından sonra talep ettiği maddi ve manevi tazminat (TMK mad. 174/1-2) talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiği-
Her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekmekte olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamandan kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığından tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak maddi ve manevi tazminat (TMK mad.174/1-2) taleplerinin reddinin doğru olmadığı-
Davacı kadın yararına takdir edilen maddi, manevi tazminatın ve yokulluk nafakasının az olduğu-
Davacı kadın yararına çalışmadığı ve düzenli geliri bulunmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de, davacı kadın sosyal inceleme raporunda özel bir huzurevinde çalıştığını beyan ettiğinden davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumunun araştırılarak; boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi, sonucuna göre talebin değerlendirilmesi gerektiği- Ortak çocuklar yaşları itibariyle idrak çağında olduklarından ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Hakları Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngördüğünden ortak çocukların mahkemece veya istinabe suretiyle eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihlerinin kendilerinden sorulması, genel bir değerlendirme yapılarak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Boşanmanın eki niteliğindeki tazminatların boşanma hükmünün kesinleşmesi ile muaccel (ödenir) hale geldiği bilinerek faize de bu tarihten itibaren hükmedilmesi gerektiği, dava tarihinden itibaren tazminatlara faiz yürütülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
Düğünde takılan ziynet eşyaları ve takıların kadına ait olup, onun kişisel eşyası niteliğinde olduğu- Erkek, takıların bozdurularak taksitle aldıkları beyaz eşyalara harcandığını beyan ettiğinden beyanıyla ispat yükünü üzerine aldığı; kadının rızası ile bozdurulmak ve tekrar iade edilmemek üzere ziynet eşyalarının erkeğe verildiğine dair herhangi bir delil bulunmadığından ziynetlere yönelik iade koşullarının oluştuğu-
Erkeğin, eşinin hastalığı ile ilgilenmemesinin kadının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu ve kadın yararına uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerektiği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmolunan maddi ve manevi tazminatın az olduğu-
İlk hüküm, kadın tarafından daha önce tazminat istememişken ilk defa son oturumda talep edilen tazminatlar hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmek üzere bozulmuş, bozma sonrası kadın tazminat taleplerini ıslah ettiğini bildirmiş olup, bozmadan sonra ıslah mümkün olmadığı gibi (04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı İçt. Bir. Kararı) boşanma hükmünün bozma kapsamı dışında kaldığından kesinleştiği ve maddi ve manevi tazminat isteğinin ayrı bir dava ile harç yatırmak suretiyle istenebilir hale geldiği-
Kadının delil olarak dayandığı erkeğin telefon iletişim kayıtlarının tek başına erkeğe atfedilen sadakatsizlik vakıasının ispatına yeterli olmadığı- Davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatın az olduğu-