8. HD. 14.02.2018 T. E: 2017/9343, K: 2145-
Eşler arasında, cinsel ilişkiye engel olacak fizyolojik ve psikolojik bir rahatsızlık saptanamadığından, cinsel ilişkiden kaçınanın kadın olduğuna ilişkin bir delil de mevcut olmadığından, sağlıklı bir cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesinde, her iki tarafın da, cinsel ilişki kurmalarına yönelik fiziksel bir engelin bulunmaması halinde, erkek eşin kusurlu olduğu-
Davalı kadın, boşanma davasından önce açtığı bağımsız tedbir nafakası davasından feragat etmekle tedbir nafakası isteğinden geriye dönük olarak vazgeçmiş olduğundan, tedbir nafakası istemediği yönünde iradesini bildiren davacı yararına iradesinin aksine dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilemyeceği, ancak tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğinde olduğundan, feragat tarihinden itibaren nafakaya hükmedilmesi gerektiği-
Davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olmayıp, eleştiri kapsamında değerlendirilmesi gereken beyanlar nedeniyle davalıdan talep edilen manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Uzman raporunda yer alan beyanlar dikkate alınarak taraflara kusur izafe edilemeyeceği- Boşanma davalarında ikrarın hakimi bağlamayacağı- Kendisini vekille temsil ettiren ve boşanma davası kabul edilen davacı kadın lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği- TMK. mad. 174/1-2 uyarınca, maddi ve manevi tazminatın koşulları davacı kadın lehine oluşmamış olduğundan, bu taleplerin reddine karar verilmesi gerektiği-
Davaya süresi içinde cevap vermemiş olan davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı ve diğer tarafın kusurlu olduğuna yönelik bir vakıa ileri süremeyeceği, bu durumda davacı erkeğe "eşine hakaret ve küfür ettiği" vakıasının kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği, ıslahın veya karşı tarafın açık muvafakatinin saklı olduğu-
Dayanılmayan bir vakıanın, tanık beyanlarında geçtiğinden bahisle davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesine imkan bulunmadığı-
Davalı erkeğin sürekli olarak birlik görevlerini ihmal ettiği, davacı kadının ise erkeğe "Sıfır kafalı, beyinsiz, görgüsüz" demek suretiyle aşağıladığı anlaşıldığından boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu ve eşit kusurlu eş yararına tazminat verilemeyeceği-
Kadının ziynetlerinin zorla elinden alındığı ve bu esnada erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı; erkeğin ailesinin "Kızınızı hastaneye bıraktık, terbiye edemedik" demek suretiyle evliliğe müdahale ettiği ve erkeğin buna sessiz kaldığı anlaşıldığından boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda erkeğin, kadına oranla ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-
Taraflar arasındaki boşanma davasında tespit edilen ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü, kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat az olduğundan TBK. 50 VE 52'ye göre daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat gerektiği-