Kamulaştırma kararı almadan veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan taşınmaza el koymuş bulunan idarenin, haksız işgalci konumunda olduğu, taşınmaz mal maliki idarenin bu fiili durumuna razı olup, bedeli mukabilinde taşınmazın mülkiyetini idareye devretme iradesini ortaya koyduğu, bu durumda idarenin ecrimisil ödemesi gerektiği - Kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında, dava tarihine göre belirlenen taşınmaz bedelinin tahsiline ve bu tarih itibariyle faize hükmedildiğinden; mal sahibinin el koymaya dayalı tazminat davası ile birlikte, dava tarihinden geriye doğru ecrimisil davası açabileceği-
Paydaşların, kural olarak, intifadan men edilmedikçe birbirinden ecrimisil isteyemeyecekleri; ancak, muris tarafından kurulan fabrika, otel, fırın gibi hasılat getiren ticari amaçlı ortak yerler için intifadan men koşulunun aranmayacağı-
Sattığı ve mülkiyet ile ilişkisinin kesildiği belirlenerek davacının davada sıfatının kalmadığı gözetilmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin reddedilmiş olmasının bu gerekçe ve sonucu itibariyle doğru olduğu-
Yüklenicinin sözleşme ile üstlendiği yapım yükümlülüğünü henüz yerine getirmediği, yapım karşılığı sözleşme ile kendisine verilmesi öngörülen bağımsız bölümleri hak etmediği, haketmediği şeyi üçüncü kişiye devredemeyeceği; hal böyle olunca da, davacının taşınmazdaki payından kaynaklanan hakkına üstünlük tanınmak suretiyle, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerektiği-
Ecrimisile dair istek sonucu verilecek kararın yenilik doğurucu olacağı- Ecrimisille ilgili çekişmelerin çözüm yerinin genel mahkemeler olduğu-
Dava konusu taşınmazda davalının davacıların muvafakati ile oturduğu, davacıların ihtar göndermek suretiyle muvafakatlerini geri aldıkları anlaşıldığına göre, ihtarın tebliğ tarihinden itibaren ecrimisil tutarının hesaplanmasının gerekeceği-
Kiracı, tahliye taahhütnamesine rağmen kiralayanı tahliye etmezse kira sözleşmesi devam edip, sözleşme, açılan dava sonucunda verilen tahliye kararının kesinleşmesi ile son bulacağından haksız işgal tazminatına da kararın kesinleşmesinden sonra hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı N.'in karı-koca iken 30.11.2004 tarihinde kesinle­şen mahkeme kararı ile boşandıktan fakat davalı ile birlikte müşterek evli­likten olan diğer davalının taşınmazı dava tarihine kadar kullandıklarından uzun süre davalıların kullanımına davacı­nın ses çıkarmamış olması taşınmazın kullanımına muvafakat verildiği şek­linde değerlendirilmesi ve kabul edilmesi gerekeceği ve davalının fuzuli şagil olduğu söylenemeyeceğinden kötüniyetli zilyetin taşınmazın malikine ödemekle mükellef olduğu haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisilden davalının sorumlu tutulmasının doğru olmayacağı-
İstikrarlı Yargıtay uygulaması ve Türk Medeni Kanunu’nun açık hükmü gereğince, malzeme sahibinin iyi ya da kötü niyetinin hükmedilecek tazminatın belirlenmesinde rolü bulunduğu, malzeme sahibinin kötüniyetli olaması halinde hükmedilecek tazminat bedelinin malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmemesi gerektiği sonucu-
Taşınmazı kullanması sonucu, kötü niyetli zilyedin mülkiyet sahibine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı niteliğin­deki ecrimisilden davalının sorumlu tutulamayacağı kuskusuz olduğu gibi, davalının iyiniyetli olup olmadığının tespitinin ve buna bağlı olarak taşınmaza yapılan masrafların niteliğinin tespitinin de bu bel­genin sıhhatine bağlı olduğu-